Sıcak bir Temmuz akşamı Samatya’da lise yıllarımızı yad edebilmek için arkadaşlarımızla toplanmıştık. Yemeğin ardından saat 21 .00 gibi Kazlıçeşme Marmaray istasyonuna gittim. İstasyon girişinde polisler ellerinde makineli tüfekleri olduğu halde istasyon dışındaydı. Normalde güvenlik kontrolü olması gerekirken kendimi peronda buldum. Trene bindiğimde her kes telefonlarına bakıp konuşuyordu. Üsküdar’a gelinceye kadar olup bitenden habersizdim. Üsküdar’da indiğimde polise ne oluyor diye sordum? Darbe yapıldığını, tankların Boğaz Köprüsünü işgal ettiğini söyledi. Bu söyleme açıkçası inanamamıştım. Darbelerle dört yaşımda tanışmıştım. 60’, 71’, 80’ darbeleri Cuma gecesi saat 24.00 gibi yapılmıştı. İlk yaptıkları siyasileri tutuklamak olmuştu. Güpe gündüz darbenin yapılması ilginçti. Olağan üstü bu durum karşısında durakta bekleyen Ataşehir dolmuşuna bindim. Harem’e yaklaştığımızda yol kesilmişti. Şoför Selimiye’nin dar sokaklarından bizi Harem çıkışı yönünden Ataşehir’e götürdü. Acıbadem’e geldiğimizde beş-altı tankın Selimiye istikametine yol aldığını gördük. Gayri nizami hareket eden tankların ardından Kozyatağı’na geldiğimizde tomaların beklediğini gördüm. Ataşehir’e girdiğimizde benzin istasyonlarında benzin kuyruğuna girenler, bankamatiklerin önünde sıra bekleyenler, marketlerden su ve gıda maddeleri alanlarla doluydu. İnsanlar panik halindeydi. Eve ulaştığımda kendilerine “Yurtta Sulh Hareketi” adını verdikleri askerler TRT televizyonlarından bildirilerini yayınlattılar ve ardından gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk‘te FaceTime aracılığı ile gerçekleştirdiği bağlantıda darbecilere hiçbir şekilde imkân tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için meydanlara ve havalimanlarına çıkmaya davet etti. Başbakanımızın halkı sokağa çağıran duyurusu.