SAİM ORAL – EĞİTİMCİ/YÖNETİCİ – YALOVA ÜNİVERSİTESİ GENEL SEKRETERİ
- Yeni doğan bebeklerimize ve çocuklarımıza hayırlı ömürler diliyorum.
10 yaşına gelmiş çocuklarımıza birçok bilgiler verilmiştir. Ve anne baba onlara dini bilgilerini de vermiştir. Ömür sermayesinden tükettikçe tüketiyoruz. Çocuklar artık namaza başlayınız. İnancınızı taklit ederek yaşayınız.
15 yaşındaki genç kızlarımız ve delikanlılarımız hayatlarının ilkbaharını doyasıya yaşarlarken temel inanç sistemleri de hayatlarına yön vermeye devam etmelidir.
20 yaşında, dünyayı parmağında oynattığını zanneden geçlerimiz dünyanın oyuncağı olmadan geleceklerinin temellerini atmaya başlarlar. Dininin gereklerine inanarak ve yaşayarak bağlanmışlardır. Lakin ömür sermayesinden 20 yıl geçmiştir. Geçenleri yakalamak artık mümkün değildir.
30 yaşında hayatlarının temellerini atmış gençlerin hayalleri ve umutları çok daha yüksektir. Artık kendilerini değil evlatlarını düşünmektedirler. En çok ölüm korkusu bu dönemde yaşanır.
40 yaşın olgunluğu ile kişilerde hem hayat tecrübesi hem inanç durumu oturmuştur. Hayatın gerçekleri ile yüz yüze gelinmiştir. Saçlar sakallar beyazlamaya başlanmış geçen ömrün hızlılığından şikâyetçidir.
50 yaş yolun yarısı ve geriden gelenlere işleri terk etme zamanıdır. 60 yaş ise hastalıkların zuhur ettiği ve geriye bakıldığında geçen ömre ahhh edildiği dönemlerdir. Arkamızdan gelen torunların geleceğini düşünme zamanıdır. Çocuklar ve torunlardan sonra insan kendini unutur ve hayatını geleceklere adarlar.
70 ve yukarısı yaşadığım kardır diye hayata tepeden bakma zamanıdır. Bütün zamanlar bizim içindir. Bütün zamanlarda tek hakikat Allah’a olan kulluk görevlerimizi yapıp yapmadığımızdır. Allah’a kul olursak iç huzurumuz bizi mutlu eder. Allah’a kul olamayanların iç huzurlarının varlığı ile ilgili şüphelerim var. Ve ölüm gerçeğini yaşama vaktidir. Mutlaka her canlı ölümü tadıcıdır. Ve dönüş Allah’adır. Verdiklerini nasıl kullandığımızın hesabının verilme zamanıdır.
Hayatımız sadece maddi hayat değildir. Manevi hayatımızda vardır ve çok önemlidir.
Manevi hayatımızın en güzel mevsimlerinden biri olan Kurban Bayramı yaklaşıyor. Kurban maddi, manevi ve sosyal bir ibadettir. Maddi ibadettir servetimizden para ayırıp Allah için kurban keseriz. Manevi ibadettir, bunu Allah için yaparız. Sosyal ibadettir fakir fukara ile paylaşırız. Ve Kurban bayramında inanan müminler Kâbe’ye giderler. Hac vazifelerini yaparlar.
Umre ibadeti, Arafat’ta vakfe, Müzdelife ve Mina da şeytan taşlama ve Kurban kesme ibadeti yapılır. Milyonlarca Hacı beyaz ihramları içinde; sosyal fark olmadan, beyaz ile zenci, sarışın ile kumral, fakir ile zengin beraber omuz omuza ibadet ederler. Veda tavafı ile Mekke’den ayrılan Hacılar Âlemlere rahmet Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) efendimizi ziyaret ederler ve memleketlerine dönerler. Allah hacılarımızın Haccını kabul etsin gitmeyenlere de hayırlısıyla nasip etsin.
Arife sabah namazı ile başlayıp dördüncü gün ikindi namazında bitecek şekilde her farz namazlarımızın arkasından TEŞRİK TEKBİRLERİMİZİ UNUTMUYORUZ. Çocuklarımıza da öğretiyoruz.
ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER LAİLAHE İLLALLAHU VELLAHU EKBER. ALLAHU EKBER VE LİLLAHİL HAMD. Evimizde herkes ibadetlerini aksatmazlar inşallah.
Bayramlarda bayramlaşalım. Barışalım. Önce gönlümüzle, sonra etrafımızla bayramlaşalım. Kırgınlıkları ortadan kaldıralım. Ana baba, dede nine ve akrabaları arayıp soralım. Gidelim ve hayır dualarını alalım. Bayramlar TATİL DEĞİLDİR. Bayramlar İBADETTİR. Bayramlar SEVİNİP SEVİNDİRMEDİR. GÖNÜL ALMAK VE GÖNÜL YAPMAKTIR.
Dostlarım, Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle tebrik ediyorum. Dua ediyor ve dualarınızı bekliyorum. Hayırlı, kazasız belasız Bayramlar diliyorum.
Selam ve dualarımla…
Saim ORAL, Kartal 26 Haziran 2023