Kanuni Sultan Süleyman döneminde İstanbul’da bin kadar köpeğe kıyıldığı, Sultan 1. Ahmet döneminde köpeklerin toplanarak Üsküdar’a sürüldüğü tarihçilerce belirtiliyor.
- yüzyılda İstanbul’da 40 ila 50 bin sokak köpeğinin olduğu tahmin ediliyordu. Galata semtinde köpeklerin hışmına uğrayan bir İngiliz’in yüksek bir duvardan düşerek ölmesi üzerine İngiliz kraliçesinin ültimatomu, Sultan 2. Mahmut’un köpeklerden kurtulmak için toplatarak Sivriada’ya yollatmak istemiş. Köpekleri taşıyan tekneler karaya oturunca bu olay Allah’ın bu uygulamaya karşı çıktığı şeklinde yorumlanmış ve plândan hemen vazgeçilmiş. Sultan 2.Abdüaziz döneminde yapılan kıyımlar halkın tepkisine neden olmuş, şehirde çıkan yangınların nedeni olarak yorumlanmıştır.
- Abdülhamit Han döneminde kuduz olaylarının artması üzerine kuduz aşısı bulan Fransız Mikrobiyolog ve Kimyager Louis Pasteur’ün Payitahtta bir enstitü kurması istenmiştir.
“Abdülhamit Han tahtan indirilmesinden sonra, 1910 yılında tarihin en büyük kıyımı gerçekleşmiştir.”
Meşrutiyetle başlayan gelişmeler köpekler için katliama dönmüştür. Talat Paşa’nın Dahiliye Nazırı olarak görev yaptığı 1910 yılında İstanbul’un tarihindeki en büyük köpek itlaf kampanyası başlatılmıştı. Köpek toplama ekipleri özel dev kerpetenlerle hayvanları neresinden yakalarlarsa orasından tutuyorlar. Yine özel köpek toplama arabaları aracılığıyla Tophane’ye getiriliyorlar. Oradan da Hayırsız Ada’ya sürgün ediliyorlardı. Bu sefer kesin gidiş yapılıyor, bir daha geri dönmüyorlardı. İstanbul geceleri köpek ulumaları ile inliyormuş. Zamanla ölen köpeklerin leşlerinden yayılan kokular İstanbulluların anılarına kazınmıştır.
Fatih Sultan Mehmet ile şehre giren köpekler bu kez 2024 yılında tekrar itlaf edilmek istenmekte. Meclise gönderilen yasa tartışılmakta. Köpeklerin yaşam hakları tartışılırken hayat pahalılığı gölgelendi. Görünen odur ki tarihimizde yapılan kıyımlar başarılı olmamıştır. Sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak korunması gerekir. Belediyelerin özenle bu konuya eğilmesi gerekir. Kamunun bekçilerinin varlığı hepimizin güvencesidir.
İkinci bir ‘Hayırsız Ada Sürgünü’ istemiyorsak bu yasaya dur demeliyiz.
Her canlının da yaşama hakkı olduğunu unutmayalım. Sağlıcakla kalınız…