
“Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz…Yunus Emre’den.”
Gönül penceremizden baktığımızda bizler bunun neresindeyiz? Görülecektir ki, dünya medeniyetleri içerisinde, tarihin her döneminde atalarımızdan bizlere miras mertlik ve civanmertlik hikayelerimiz çoktur. Savaşta barışta, varlıkta darlıkta, her zaman her yerde toplum olarak bizler bu hamurla yoğrulmuşuz.
Unutmayalım, "küllü şey'in yerci'u ilâ aslihî “ Her şey aslına rücû eder, aslına çeker. Büyük İslam filozofu Farabi, “Toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle yaşar.” der. Genelde sevginin pasif, adaletin aktif birer değer olarak kabul edilmesinin aksine sevgi insanları kaynaştıran, birbirine bağlayan doğal ve aktif bir duygudur. Sevgi, duygunun da ötesinde ahlaki bir erdemdir. Kültürümüzü, tarihimizi ve bizlere bu günleri bahşeden ecdadımızı tanımadan geleceğimize yön veremeyiz.
Öyle ya! Atalarımızdan bizlere miras, “Aslı Hu, Nesli Hu…” boşuna söylenmemiş.
Bir diğer İslam filozofu Tusi, “Eğer sevgi devam etseydi adaletle sağlanacak düzene ihtiyaç kalmazdı.” demiştir. Sevgi, insanlardaki birlik arzusudur. Bencillik ve açgözlülük gibi kötü huylar ruhları istila etmeden önce insanlar normalde birbirlerine karşı kardeşçe ve dostça duygular beslerlerdi. Dar mahalle toplumundan geniş dünya toplumuna kadar her katmanda ihtiyaç duyulan barış ve huzurun sevgi ve adalet erdemlerinin canlı tutulmasıyla sağlanabileceği gerçeği unutulmamalıdır.
Kin ve nefret yerine sevgiyi, zulüm ve haksızlık yerine adaleti ayakta tutmak temiz ruhlu insanlara mahsus bir karakter özelliğidir. Bunun için geleceğimizin teminatı genç yavrularımızı eğitirken sevgi ve kardeşlik ortamında eğitim görmelerine, imkânlarını paylaşmalarına ve birbirlerini kıskandıracak güç gösterilerinden uzak durmalarına zemin oluşturmalıyız.
Ne yazık ki bu duygudan yoksun milletlerin ‘sevgi ve barış’ kavramını anlamaları mümkün değildir. Müslümanların mezhepler yüzünden ayrıştığını gören tasavvuf ehlinin (Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana, Ahmet Yesevi Hazretlerinin) mezhepte takılı kalmak yerine halkı, Allah'ın birliği noktasında birleştirmek üzere gösterdiği gayreti de anlamak gerek.
Bu duygu ve dileklerle, ‘akan kanlar dursun, göz yaşları dinsin…’ Sevelim sevilelim, dünya fanidir kimseye kalmaz.
Sevgi ve muhabbetle kalınız…