– Türkiye’nin hiçbir yerinde TOKİ arazisi üzerinde şahısların rant edinmelerine yönelik başka bir örneği olmayan Kuşadası rantının sosyal maliyetini Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve yönetimi ödeyecek mi?
Sayın Cumhurbaşkanımız; çocuklarımıza sağlıklı, mutlu, huzurlu, güvenli ve refah içerisinde yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için yedi düveli karşısına alarak günde iki üç saat uyku ile ülkemizin bekası için sınır ötesi operasyon hazırlıkları yaparken; birileri ise tüyü bitmemiş seksen altı milyonun hakkı olan ve milyonlarca vatandaşın ilk evi almanın hayalini süsleyen TOKİ arazisine lüks villa yaptırarak rantlarına rant katmaktadırlar.
Her seçimde oylarını artırarak yirmi iki yıldan beri iktidarda kalma başarısı gösteren dünyada başka bir siyasi oluşum yoktur. Bu başarı hikâyesinin altında birçok neden bulunmakla birlikte en önemli nedeni Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN 12 Nisan 2023 tarihinde katıldıkları bir televizyon programında: “Biz dinamizmi hep yenilikten yana olduğumuzdan dolayı alıyoruz. Her kongrede hücre yenilenmesi adı altında değişimlere gittik. Üç dönem kuralında istisna olmadı. En yakın mesai arkadaşlarımda da bu adımı attık.” sözlerinde gizlidir.
Hem yerel seçimlerde hem de sendika seçimlerinde üzerinde en çok konuşulan ve en çok yorum yapılan illerimizden birisi de Adıyaman’dır. Yetkili sendika, Adıyaman’ın Besni ilçesinde on beş yıl sonra yetkiyi kaybetti. Yine yerel seçimlerden sonra belediye başkanlığı kırk yedi yıl sonra Adıyaman’da el değiştirdi.
Yerel seçimlerde en çok dikkatlerin yoğunlaştığı İstanbul’da, gerek Sayın Murat Kurum’un davet edildiği sendika toplantılarına gerekse de Sayın Kurum’un kendi toplantılarına Memur Sen’e bağlı sendika yöneticilerinin tam kadro katılmalarına rağmen seçim sonucunun değişmemesi, sendikacıların söylemleriyle uygulamaları arasındaki fark sebebiyle üye nazarında ve kamuoyunda inandırıcılıklarının kalmadığı sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Ali Yalçın başkanlığındaki Memur Sen ve konfederasyona bağlı sendikaların bazı uygulamalarının seçimler üzerindeki etkisi araştırmaya değer bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Örneğin; Kamu vicdanını derinden yaralayan sendikanın örgütsel gücünü ve kamu nüfuzunu kullanarak Kuşadası’nda bulunan TOKİ’den alınan araziye üç beş tane sendikacının lüks villa yaptırmalarıyla, sendika yöneticilerinin rantlarına rant katmalarının ve sendikanın gücü üzerinden zenginleşmelerinin seçim sonuçları üzerinde bir etkisi oldu mu?
Ali Yalçın’ın çok sık kullandığı bir ifade ile kendisine soralım; Bu işin üreteceği sosyal maliyetini hesap etmediniz mi? Yoksa hiçbir kimsenin haberi olmadan tereyağından kıl çeker gibi bu işi sessiz sedasız bitiririz diye mi düşündünüz? Veya güç zehirlenmesinin sizlere verdiği özgüven ile sendikacıların “Kuşadası Marin Panorama Konakları” projesine teşkilat içerisinde herhangi bir üyenin eleştirme cesareti gösteremeyeceğini mi düşündünüz? Mal varlıklarını ve maaşlarını açıklamaktan imtina eden sendika yöneticileri, konforlu ve şatafatlı sendikal saltanatlıklarını sürdürürken bu işin sosyal maliyetini siyaset kurumu mu ödedi?
Tüm bu gerçekler ortadayken sendika yöneticileri bu işin sosyal maliyetinin gereğini yapacaklar mı? Örneğin; İktidar partisi sonbaharda kongreye gidecek. Acaba sendika yöneticileri de olağanüstü kongre kararı almaya cesaret gösterebilecekler mi?
TOKİ arazileri iki şekilde değerlendirilmektedir. Birincisi alt ve orta gelir grubuna yönelik düşük maliyetli sosyal konuk yapılmaktadır. İkincisi ise yine dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik sosyal konut yapımında kullanılmak üzere, gelir paylaşımlı modelle üretilen kar amaçlı projelerden hazineye yüksek gelir kazandırmaktır.
Kuşadası örneğinde ise ne bir sosyal konut yapılıyor. Ne de bir sosyal konut yapımında kullanılmak üzere yüksek gelir elde etmek amacıyla lüks konut yapılıyor. Evet, lüks konut yapılıyor. Ama bu lüks konutların gelirleri hazineye değil, 941 tane şahsın dört yıl vadeyle sadece 1 milyona lüks konut edinmelerine yöneliktir. Civardaki yazlık konutların 10 milyona satıldığı düşünüldüğünde, sendikacıların kişisel rantlarının bu işten ne kadar yüksek olduğunu varın siz hesap edin. Net bir ifadeyle; Kuşadası örneğinin dışında Türkiye’nin hiçbir yerinde TOKİ arazisi üzerinde şahısların rant edinmelerine yönelik başka bir örnek yoktur.
Sendika ile ilintili Paraf Konut Yapı Kooperatiflerinin, Kuşadası’nda TOKİ’den aldığı gayrimenkul, 1163 sayılı Yasanın 59/5 ve 6/2 maddelerine ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde belirttiği amacına ve faaliyetine uygun olmadığı için Paraf Konut Yapı Kooperatifinin faaliyetleri durdurulmalıdır.
Hazineden TOKİ’ye devredilen arazilerin, amacı dışında kullanıldığında, satışının iptal edileceği 4706 sayılı Yasanın ve 313 Sıra No’lu Milli Emlak Genel Tebliğinin amir hükmüdür. Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2006 yılında toplu konut projesi gerçekleştirilmeksizin TOKİ arazilerinin üçüncü şahıslara satılmaması konusunda bir tamim yayımlamıştır. Anayasamızın 35 maddesinde; “Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmektedir.
Mer’i yasalar ve kamunun yüksek yararı mucibince amacı dışında kullanılan Kuşadası İlçesi, Türkmen Mahallesi 317 ada, 347 parselde bulunan 266 bin 500 m2 lik muhteşem Ege Adaları ve deniz manzaralı TOKİ’ye ait devasa arazinin 05.01.2023 tarihinde yapılan satışın iptal edilmesi ve bu arazi üzerinde inşaatı devam eden lüks konutların ve ticari alanların inşaatlarının durdurulması kamu vicdanının yüreğine su serpecektir.