DOLAR 35,9404 % 0
EURO 37,3759 % 0.02
STERLIN 44,9455 % 0.03
FRANG 39,7263 % 0.01
ALTIN 3.284,28 % -0,06
BITCOIN 98.006,61 -3.165
Space Fortuna CasinoikimisliJackpot Bob Casinohttps://fedsang.org/silksleura.comistanbul escortdeneme bonusu1xbetankara escortJojobetcasibom girişholiganbetsupertotobet yeni girisotobet girisotobet kayitonwinonwin girişmisliwingrandpashabetgrandpashabetgrandpashabetcratosroyalbetgrandpashabetbetwoonpusulabetpusulabetCasibom Casino Sitelerizbahisbetcio girişcasibom güncel girişTokyobetPerabeturla escortcasibom girişhttps://denemebonusu.com.tr/Grandpashabetjojobet girişmegabahis güncel girişextrabet girişceltabetmatadorbetmatbetotobetbetebetmatbetbetebetbetebetdumanbetgalabetdumanbetmarsbahisBetcio güncel girişsuperbetinjojobetcasibommarsbahismarsbahisMarsbahismarsbahismarsbahismarsbahisholiganbetbetexper girişlunabet girişlunabet giriştarafbet girişcasibomcasibomcasibomcasibommarsbahissekabetcasibom girişcasibom girişmaldives casinoPalacebet casibomkralbet güncel girişkralbetmaltcasinobetciocasinodiorcasibom girişcasibomVozol 25000jojobet güncelpulibet girişextrabetpusulabetcasibommatadorbet girişgrandpashabet girişholiganbet girişsahabet girişonwin girişsekabet girişholiganbet girişcasibom719bettiltvaycasinoSekabetchild pornbets10 girişjojobet girişSekabetmatbet girişimajbet girişvbetOdeonbetatlasbet güncel giriş12grandpashabetgrandpashabet güncel girişcasibomonwinkarabaglar escortKavbetzbahisonwincasibomtümbetcasibompusulabetCasibom girişCasibom Casibom girişcasibom girişdeneme bonusu veren sitelertoy poodle köpekkralbet girişcasibom girişcasibom girişcasinolevantmatbetxslot girişcasibom girişSekabet girişmeritbetBetgarantiMARSBAHİSdinamobet güncel giriştrendbet güncel girişnakitbahis güncel girişmatadorbetmatadorbetrestbetartemisbetnakitbahis güncel girişmarsbahisfixbetsetrabetjojobetjojobetbetturkey güncel girişmadridbet güncel girişbetciosekabetsekabetonwincasibomsahabetkingroyal girişimajbet girişmarsbahis güncel girişdinamobetjojobetkralbet girişkumar siteleriifixbet giriştipobetcasibom girişjojobet girişjojobet girişsahabetsahabetmarsbahisDeneme BonusuDDeneme Bonusuusekabet güncel girişGeorgia EscortGeorgia Escortmarsbahiscasibomcasibom twitterjojobet twittermarsbahis twitterbetturkey girişkulisbet güncel girişcasibom girişbetturkey girişmarsbahisjojobetjojobetjojobetinat tvpadişahbetdaddycasinomarsbahisbetsatcasibom girişcasibom üye olkulisbet güncel girişm e ritbetcasibom resmi girişmatadorbetgrandpashabetsahabetonwinsekabetholiganbetjojobetmatbetimajbetmarsbahisjojobet girişsekabet girişBeylikdüzü Escortmatbetistanbul escortBetkare Giriş Adresibahiscombetcio girişcasibom girişbets10grandbettingotobetjojobet girişpinbahis güncel girişjojobetbetsat girişcasibomcasibommarsbahispusulabet
Salih KURT TÜM YAZILARI

TÜRKİYE KENDİ ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMELERİ SÖZLEŞMESİ İÇİN GÜN SAYIYOR

Yayınlanma Tarihi : Google News
TÜRKİYE KENDİ ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMELERİ SÖZLEŞMESİ İÇİN GÜN SAYIYOR
0

Türkiye, uluslararası arenada hukuk ve insan hakları alanındaki taahhütlerini güçlendirmek adına önemli bir adım atmaya hazırlanıyor.

Bu bağlamda, Anayasa Hukuk Bilimcisi ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi, Avukat Sayın Süleyman Akdemir’in içerisinde yer aldığı bir ekip, Türkiye’nin kendi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ni kurma çalışmalarını sürdürüyor.

Bu girişim, uluslararası hukukta önemli bir konu olarak dikkat çekmekte ve KASSAK Komisyonu’nun faaliyetlerine ilgiyi artırmaktadır.

KASSAK Komisyonu, Türkiye’nin bu alandaki çabalarını koordine etmekte ve mahkemenin kuruluşu için gerekli adımları atmaktadır.

Türkiye’nin Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi için hazırlıklarını sürdürmesi, hukuk alanındaki taahhütlerini güçlendirmeye yönelik bu önemli girişimi kamuoyunda sevinçle karşılandı.

Avukat Sayın Süleyman Akdemir’in içerisinde yer aldığı bu çalışmalar, Türkiye’nin uluslararası hukuk sahnesinde daha etkin bir rol oynamasına ciddi katkı sağlayacağı ifade ediliyor.

Bu sürecin dünya kamuoyu tarafından yakından takip edilmesi ve Türkiye’nin bu alandaki çalışmaları Avrupa Parlamentosunun Güney Afrika Temsilcisi Gnahore Hughes Daniel Boli’nin geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Savaş Suçlarını Araştırma Mahkemeleri (USSAM MAHKEMELERİ) Türkiye Kurucular Kurulu Konferansına katılımı geniş ilgi gördü.

Gnahore Hughes Daniel Boli’nin katılımı ise bu girişimin uluslararası düzeydeki önemini vurguladı.

Konferans İçeriği, Türkiye’nin Rolü ve Katkıları, Uluslararası İşbirliği ve Ortak Çalışma, Gelecek Adımlar ve Takvim, Kararlar ve Sonuçlar:
Uluslararası Toplumun Takdiri, USSAM Mahkemelerinin Beklentileri ve Hedeflerine, Konferans içeriğinde aşağıda yer verilmiştir.

USSAM MAHKEMELERİ TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDE GAZZE KASABI

Prof. Dr. Fahri Sakal: “Bizde Azerbaycan’la ilgili bir problem olunca Türkiye’de çok hassas davranır kamuoyu. Azerbaycan’da birilerinin eline bir diken batarsa onun acısını biz Türkiye’de duyarız.

Neden önemlidir, neden Türkiye’de bir grup aydın Savaş Suçları Mahkemesi kurmaya çalışıyor?

Bu konuda önce tarih anlayışının toplumların dünyaya bakışını şekillendirmek için, yani gerekirse bir ideoloji oluşturmak için nasıl istismar edildiğini, veya en azından nasıl kullanıldığını hepimiz biliyoruz.

Mesela dünya kamuoyuna hakim olan başta Amerika ve Batılılar, ‘Demokrasiyi koruyoruz.” bahanesiyle bazı yerlerde demokrasiyi korudular. Yani onu kabul ediyoruz ama bir çok yerde onun arkasına sığınarak kendi çıkarlarını gerçekleştirme yoluna gittiler.

Yani anti-demokratik rejimlere karşı demokrasiyi savunmak, sonra komünizm gibi mülkiyete karşı olan ideolojiler karşısında mülkiyeti savunmak, ve aynı zamanda özgürlük karşıtı tavırlar içinde özgürlük veya hürriyet savunuculuğu gibi, bazen gerçekten bu değerleri korumak şeklinde oldu. Ama bazen bu değerleri istismar etmek şeklinde oldu. En kesin istismar ise batının yani Amerika ve ‘Yeşil Kuşak’ teorisi çerçevesinde oldu.

Sovyetler Birliği’nin zamanında iki kutuplu dünyada Yeşil Kuşak teorisi vardı. Balkanlardan Türkiye’ye, Kafkaslardan Afganistan’a kadar, hatta Doğu Türkistan’a kadar. İslam dünyasının bu kuzey kesiminde Sovyetler’e komşu kesiminde İslami hassasiyeti sanki çok koruyor gibi, Batılılar böyle davrandılar. ‘Yeşil Kuşak’ın esası budur.

Bu çerçevede mesela laikliğin anavatanı olan Fransa’da Alexandre Benningen bir arkadaşıyla beraber ‘Step’de Ezan Sesleri’ diye bir kitap yazdı. Bu kitap benim duygularımı çok coştururdu. Yani Sovyetler Birliği zamanında Kars’tan karşı tarafa gidemiyorsunuz, sınırın karşısına geçemiyorsunuz. Ve böyle bir yerde ezan seslerinin kısıldığı söyleniliyor. Sovyetler Birliği çöktükten sonra, ‘Yeşil Kuşak’ bitti birden. Cihat (Yaycı) Paşamız da biraz sonra katılırsa belki bu konuda daha net bilgiler de verecektir.

NATO’nun askeri tatbikatlarda düşmanı sembolize eden rengi kızıldı. Yani Kızıl Kuvvetleri etkisiz hale getirme esaslı idi. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra NATO görevlisi Amerikalı bir General ağzından mı kaçırdı, yoksa? Bir politikada bazı şeyler söylenilir, sonra geri alınır ama aslında bir mesaj verilir birilerine. “Bundan sonra düşman renk artık yeşildir.” ifadesi gibi bir anlama gelen bir ifade kullanmıştı. 1990-91’de, belki 92’de, çok hatırlamıyorum. Tabii İslam aleminden tepki gelince geri adım atıldı güya. Ama aslında gerçekte geri adım atılmadı. Nitekim Körfez Savaşı esnasında biliyorsunuz, bazı Amerikalı görevliler bunun bir Haçlı Seferi olduğunu da söylediler. Demek ki iki kutuplu dünya bittikten sonra ‘Yeşil Kuşak’ teorisi de bitti. Ondan sonra düşman rengi yeşil oldu. Yani ‘kızıl’ yerine ‘yeşil’ gelmiş oldu böylece.

Şimdi ben bir düşündüm bu konuşmayı hazırlarken. ‘Yeşil Kuşak’ öncesinde malum 1947’den 48’lerden beri bir İsrail-Filistin ihtilafı var orada. Şu sıralarda da maalesef çok şiddetli. Yani savaş hukukunun kabul edemeyeceği şekilde insanlık suçu işleniyor.”

Komisyon Başkanı Salih Kurt: “Dünya devletleri konjonktürüne baktığımız zaman Birleşmiş Milletler’in söylemine göre Lahey’in inandırıcılığını yitirdiğini, Birleşmiş Milletler raportörünün resmi Twitter hesabından yaptığı bu açıklama ile bu durumu dünya kamuoyuna paylaştığını görüyoruz.

Türkiye’de Azerbaycan-Türkiye işbirliği veya D8 ülkeleri veya İslam İşbirliği Teşkilatı işbirliği ile Uluslararası Savaş Suçları Mahkemeleri’nin kurulması elzemdir, zaruridir.

Biz Türkiye’de bir Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi kurulması için 2021 yılından itibaren çok ciddi çalışmalar yaptık. ‘Kurucular Kurulu’nu kurduk. Türk Patent Enstitüsü’nden 2 adet Savaş Suçları Araştırma Mahkemeleri için tescil aldık. Üniversitelerimiz ve hocalarımız, sivil toplum örgütleri ile bu konuda önemli mesafeler aldık.

Doğu Türkistan’daki özgürlüğü ellerinden alınmış yurttaşlarımız Londra’nın merkezinde,  İsrail’in esaretinin estiği bir yerde özel bir mahkeme kurabiliyorsa, biz bunu hür ve özgür Türk Milleti olarak özgür Türkiye Cumhuriyeti hükümranlığı altında çok rahat yapabilmeliyiz.

Bu konu üzerine Cumhurbaşkanımızın danışmanlarından Sayın Prof. Dr. Uğur Çevik Hocamızı bilgilendirdik. Kendisi de konuyu bizzat Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile görüştüğünü ifade ettiler. Yaptığımız görüşmeler neticesinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirmeden önce Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’u bilgilendirmemizin isabetli olacağı kararına vardık. Trabzon eski Milletvekili, Cumhurbaşkanlığı Etik Kurulu Eski Üyesi Sayın Asım Aykan’a konuyu ayrıntıları ile anlattık. Sayın Asım Aykan; “Çok iyi bir yerden yakaladınız, Müslümanlar gözümüzün önünde öldürülürken biz seyirci kalmamalıyız.” ifadelerini kullandı. “Türkiye’de bir Savaş Suçları Araştırma Mahkemeleri Kurulması konusunun güçlü bir şekilde Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç Bey’e söylenmesi gerekiyor. Elinizdeki bütün verileri ve bir bilgi notunu bana iletiniz, ben bunu Yılmaz Bey’e ileteyim.” dedi.

Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’u Cumhurbaşkanımızın ‘Asım Abi’ diye hitap ettiği Trabzon Eski Milletvekili Sayın Asım Aykan ile detaylı bir şekilde bilgilendirdik.

Sayın Adalet Bakanımız’dan gelen cevap bizi umutlandırmıştır. Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç geri dönüşünde: “Konuyu ilgilenmek üzere gündemimize alıyoruz.” ifadelerini kullanmıştır.”

Başkan Kurt: “Aldığımız çok önemli bir bilgiye göre Siyonist rejimin Gazze’de yetim ve öksüz kalan Gazzeli çocukların Lahey’de çıkan kararlara göre sahiplendirilmek üzere Gazze’deki mal ve miras haklarının elinden alınmasının gizlice çalışmalarına başladığını, bunun için hukuki zeminin oluşması için beklendiğini ilk kez buradan sizlere ve dünya kamuoyuna duyurmuş bulunuyorum.” dedi.

Başkan Kurt: “Birliğimizi dağıtmak isteyen fitne tehlikelerine karşı Komisyon Üyelerini uyarırken, şahsıma söz hakkı verdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.” dedi. 

Prof.Dr. Kerem Karabulut: “Görüyorum ki herkes elinden gelen her şeyi yapıyor, oluşturuyor. Anlaşılan o ki aslında üzerinde çalıştığımız konu bir anlamda Türk dünyası ön planda ama insanlığın faydasına olacak. İnsanlığı koruma amacını güden uluslararası düzeyde belki bütün dünya insanlarının hakkını, hukukunu, sivil toplum birliği bile olsa, aslında kurmayı amaçlayan bir birliktelik çok güzel bir şey. Bunun için kişisel anlamda da öyle tahmin ediyorum hepimiz mutluyuz, hepimiz vicdani rahatlık içerisindeyiz.” dedi.

Prof.Dr. Kerem Karabulut: “Tabii benim konuşma başlığım Azerbaycan emektaşlığı. Biraz daha çok Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini şöyle özetlemek istiyorum. Savaş Suçları Mahkemesi kurulduktan sonra işte bunlar da dikkate alınabilir.

Türkiye-Azerbaycan emektaş ya da yardımlaşması, dayanışması tabii böyle bir iki yılda sadece Karabağ Savaşı’yla ortaya çıkmış bir şey değil. Tarihi süreç incelendiğinde çok derinlerde olduğunu görüyoruz.

Aslında kökten birlikte olunduğunu görüyoruz. Belki de varoluşsal bir şeydir. Çünkü aynı millettir. Millette herhalde bir ailenin çocuklarıdır. Dolayısıyla bunların aralarında birbirine karşı bir ikilik zaten olmamış tarihi süreç içerisinde.

Örnek olsun diye Nuri Paşa’nın Azerbaycan’da yaptıklarıyla belki yakın zamandan başlarsak. 100 yıl öncesinden Nuri Paşa’nın yaptıkları biliniyor Azerbaycan’da. Nuri Paşa’nın Azerbaycan’ın bağımsızlığı için neler yaptığı çok iyi biliniyor. Mesela Kurtuluş Savaşı döneminde tarihi bir cümlesi var. Mustafa Kemal Atatürk’ün yardımına karşılık: “İşte Paşam,” diyor, “Biz kardeş Milletler olarak, kardeşlik hukukunda şöyle bir durum var. Kardeş kardeşe borç vermez. Ancak elini tutar.” gibi bence konuyu özetleyen bir cümledir.

Resulzade 1918’de Azerbaycan İslam aleminde kurulan ilk Cumhuriyet, aynı zamanda bir Türk Cumhuriyeti. “Türkiye Cumhuriyeti’yle Azerbaycan birdir, beraberdir.” anlamında çok güzel sözler söylüyor. Tabii bağımsızlığı 2 yıl sonra sekteye uğratılan yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulunca maalesef bu iki kardeş toplum arasında ilişkiler sekteye uğramıştır.

Ermenilerin uluslararası düzeydeki bu yanlış politikaları. Belki bu Savaş Suçları Mahkemesi’ni bu anlamda da düşünmek lazım. Bakın Ermeniler 1915 tehcir olayından sonra çok hızlı ve çok aşırı sayıda çalışma yaparak, sanki Türkiye ve Azerbaycan suçluymuş gibi dünyaya anlatmaya çalışmıştır. Türkiye, Karabağ konusunda ‘Azerbaycan’ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir.’ düsturuyla hareket ederek 1991 yılında bağımsızlığını kazandığından günümüze kadar bu ülkeyle bu kardeşlik hukukunu devam ettirmiş ve karşılık da görmüş.

2020 yılında Karabağ zaferinin ana sonucu nedir? Ana sonucu yaklaşık 30 yıldır işgal altında tutulan Azerbaycan topraklarına, kendi topraklarına Azerbaycanlıların kavuşmasının yanında, asıl alanımla ilgili sonucunu ön plana çıkardığım Zengezur Koridoru’nun açılacak olmasıdır. Yani Zengezur Koridoru’nun açılacak olması. Ermenistan’ın bunu tabii bu aralar geciktiriyor biliyorsunuz. Yine hukuki bir bağlantı kurmak lazım, işte bu tür şeyleri garantiye almak lazım. Açılacak olması bölgede yeni bir çağın başlayacak olmasının aslında başlangıcıdır. Çünkü koridorla beraber başta Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere, Çin ve İngiltere olmak üzere, Rusya uzun dönemde İran ve Avrupa ülkelerinin tamamına yakınına faydası olacak. Sosyo-ekonomik etkileri olacak bir dönemin başlayacağını söylemek mümkün. Bundan sadece rahatsız olan ülkenin ABD olduğunu söylemek lazım. Dünyada şu anda Filistin’deki soykırımın da aslında başlıca sorumlusudur. Bu tür gelişmelerin olmasını, bu bölgede güçlü ülkelerin ortaya çıkmasını, güç merkezlerinin ortaya çıkmasını maalesef istemeyen bir politika gütmektedir, bunu saklamanın bir anlamı yok. Fransa’da işte, Ermenistan burada bir başı olarak sürekli düşmanlık politikasıyla devam edip, Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerin güçlenmesini ya da bu bölgede bir ticaret olmasını engellemeye çalışmaktadırlar. Şuşa Beyannamesi’nde olduğu gibi Türk ülkelerinin istikrarına ve huzuruna gelişimine katkı yapacaktır.”

Prof.Dr.Kerem Karabulut: “Bölgenin kalkınmasına katkı yapacak projelerden bir tanesi son günlerde gündeme gelen ve benim yaklaşık 4 yıl civarında sürekli dile getirmeye çalıştığım ‘ortak üniversite’ olgusudur.” dedi.

“Bizim bu Savaş Suçları Araştırma Mahkemesi konusu gibi, Türkiye’de kurulacak olan Türkiye-Azerbaycan ortak bir üniversitesi çok anlamlıdır. Burada bir uyarıyla dikkati çekmek istiyorum. Bu üniversite sıradan bir üniversite olmamalı ki, basından öğrendiğim kadarıyla sanki bu yönde biraz gelişim var.”

Avukat Mustafa Kuran: “Türkiye’de yine Salih Kurt’un Başkanlığında ben Avukat Mustafa Kuran olarak, tüm Hukukçular Birliği Genel Başkanı olarak İstanbul’dan bu yayına iştirak ederken şu gerçeği dile getirmek istiyorum. USSAM dünyada mutlaka ve mutlaka Türkiye devletinin elinde, onun öncülüğünde kurulmalıdır.

Lahey’de Siyonistlerin tesiri altında olan ve Müslümanlarla Türklerin lehine hiçbir karar çıkarmayan, uygulaması da zor olan bu durum karşısında, mutlaka tekrar diyorum, Türk dünyası-İslam dünyası ile birleştirilerek, bin yıllık kültür ve medeniyete sahip olan bu aziz Türk Cumhuriyeti’nde kurulmasının şart olduğunu, elzem olduğunu ifade ediyorum.

Bütün kurulları teşkil edildi. İslam dünyasından iştirak eden akademisyenler var. Biraz evvel sevgili başkanımız Salih Kurt bunu dile getirdi. Türk dünyasından akademisyenler var.”

Prof. Dr. Kerem Karabulut: “Aziz Azerbaycanlı dostlarımız gibi, çok çok değerli ilim adamları, akademisyenler ve eski devlet başkanlarının bize yardım etmek için beklediklerini ifade etmek istiyorum.”

Avukat Mustafa Kuran: “Gönüllerinin bizimle beraber olduğunu biliyoruz. Ve USSAM Uluslararası Savaş Suçları Araştırma Mahkemeleri’nin Türkiye’de kurulması, inşallah mukadder olacaktır. Çünkü son bir hafta içinde Adalet bakanı Yılmaz Tunç’tan aldığımız güzel haberler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Adalet Komisyonu Başkanı Prof. Cüneyt Yüksel’den aldığımız güzel haberler, bu Mahkemenin kurulması ve Gazze’de ölen çocukların, ölen annelerin, ölen şehitlerin haklarını sonuna kadar savunabilecek dirayetli bir mahkemenin, dirayetli bir hukuk kadrosunun teşkil etmesi, elbette gönülleri rahat ettirecek. Siyonistler karşısında en büyük teşkilat olan 2 milyar İslam topluluğunun müşterek bir Mahkemesi olarak hayat bulacaktır.

Ben bu duygularımı paylaşırken, bu işte emeği geçen herkese, başta Başkanımız Salih Kurt’a teşekkür ediyorum. Allah bu aziz milletin, Can Azerbaycan’ın önünü açık tutsun.”

Prof. Dr. İnanç Özgen: “Çok kıymetli katılımcılar, çok kıymetli Salih Kurt Başkanım. Bizlerin de böyle bir kutsal birliktelikte, sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz, büyük memnuniyet duyuyoruz. Tabii ki bizlerin de önemle üzerinde durduğu konu Türkiye Savaş Suçlarının Araştırılması. Çevresel komponentler üzerine, yani çevre bileşenleri üzerine etkilerinin olması. Yani burada sadece insan faktörü yok. İnsanın yaşadığı toplum içerisinde ekosistem unsurları da var. Ekosistem unsurları içerisinde o çevrede yaşayan biyolojik çeşitlilik başta olmak üzere, bitki çeşitliliği, biyolojik çeşitlilik, hayvan biyoçeşitliliği, zoo-coğrafi olaylar. Bunlar da savaşlardan direkt etkilenen hususlardır.”

Prof. Dr. İnanç Özgen: “Bugün yaşadığımız yüzyıl içerisinde Nagazaki ve Hiroşima’da atılan bombaların, Japonya’da halen çevresel olarak etki ettiğini görüyoruz. Rusya’da Çernobil faciasından sonra Karadeniz bölgesini yakından etkileyen, büyük çevresel sıkıntılar patlak verdi. Halen kanser vakaları ülkemizde de devam ediyor. Çağımızın içerisinde biyolojik savaş dediğimiz biyolojik unsurların savaşlarda kullanılmasını içeren unsurlar var. Bunlar özellikle harp içerisinde, özellikle büyük global devletlerin uygulamış olduğu harp stratejileri içerisinde büyük önem taşıyor. Bunlar içerisinde özellikle böcekler mikroorganizmalar vasıtasıyla toplu bir kıyım, toplu bir küresel anlamda bir yokluk meydana getirmeye çalışılıyor. Tabii bunların en önemli unsurlardan bir tanesi kıtlıktır.”

Prof. Dr. İnanç Özgen: “Bugün dikkat ederseniz global çevre içerisinde bir pandemi yaşadık ve pandemide en fazla önem taşıyan unsur ‘gıda’ oldu. Gıda büyük bir strateji oldu. Gıdanın çevresel bileşenlerle beraber büyük önem taşıması, büyük krizlere yol açtı bugün.

Mezopotamya dediğimiz Fırat ve Dicle nehrini de içerisine alan bölgelerde sürekli yüzyıllardır bir savaşlar oluşuyor. Bu savaşlar tabii din savaşı gibi görünse de aslında, bunların bir ekonomik ve çevresel faktörlerini de içerisinde barındırıyor. Bu bölgenin verimli arazilere sahip olması, bu savaşları tetikleyen bir unsur olarak biliniyor.

Golan tepelerinin ele geçirilmesi, İsrail’in en büyük tarım devletlerinden  biri olmasını sağladı. Yani bugün bir vahanın, bir çölün içinde, özellikle büyük tohumlar kasalar içerisinde saklanıyor. Yani ülkesel anlamda özellikle karar vericilerin tarımın biyoçeşitliliğin biyolojik unsurların ve özellikle de tarihi ve kültürel varlıkların korunmasını da içerisinde barındırması gerekiyor. Bugün Suriye’de bölgeye yabancı güçlerin varlıkları kültürel müzeleri başta olmak üzere tahribata uğrattı. Bütün eserler bütün el yazmaları yurt dışlarına kaçırıldı. Mezarlardaki lahitlerde çıkan önemli unsurlar, Mezopotamya içerisindeki önemli unsurlar yurt dışına götürüldü. O ülkeler özellikle o bölgenin insan nüfusunu sömürmüş ve de sömürüyor. Böyle bir kutsal dava içerisinde, tabii Salih Kurt Başkan’ın önemli rolleri var.

Mustafa Kuran Bey’in, Salih Başkan’ın, işte sizlerin, Fahri Sakal Hoca’nın ve diğer katılımcıların da. Bu bizleri gururlandırıyor. Bizler yıllardır ziraat içerisinde meşgul olan insanlarız. Biyoçeşitlilik çalışıyoruz, iklim ve çevresel faktörlere hakimiz. Yurt dışına kaçırılarak müzelere kayıt ettirilen Fırat ve Dicle nehri arasındaki biyolojik çeşitliliğin, o müzedeki böcek bilimi için bugün gidip para verip inceliyoruz. Oysa bu biyolojik çeşitlilik kendi bölgesinin olmazsa olmazıdır.

Habitatı burada, çevresi burada, ekosistemi burada ama kendisi yurt dışındaki müzelerde sergileniyor. Yani yurt dışına çıkarılan bu varlıklar da savaş suçu unsurları içerisinde ele alınmalı. Gazze’deki biyoçeşitlilik de bu kapsamda değerlendirilmelidir.”

Prof. Dr. İnanç Özgen: “Özetleyecek olursam, Salih Başkanın her zaman emrindeyiz. Her zaman elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Böyle kutsal bir davada sizin gibi değerli katılımcılarla bir arada olmak çok kıymetli. Arazide bu çalışmaları birebir gerçekleştirmek, Uuslararası Savaş Suçları Araştırma Mahkemesi’nin gerçekten Türkiye’de gerekliliğini ortaya koyan en önemli unsurlardan biri. Ben tekrardan modaretörümüze, sizlere teşekkür ediyorum.” dedi.

Sosyolog Elif Lale Kırcaoğlu:

“Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar…

Ağlayın, su yükselsin!
Belki kurtulur gemi.
Anne, seccaden gelsin;
Bize dua et, emi!