Aslında bize başarıyı öğreten realite; hatalardır. Derler ya;’ Tecrübe hayatta yaptığın hataların toplamıdır.’
Hata yapılmadan gerçek başarı her zaman bulunabilir. Bununla alakalı bir anekdot anlatayım:
İstanbul’ da bir fabrikada çalışan bir arkadaş anlattı:
“ Abi yeni işe girdiğim fabrikada Yaşar usta vardı. Makinayı bana öğretiyordu. Makina ayar kaçırınca ben çok üzülüyordum, moralim de çok bozluyordu, strese giriyordum. Makinayı usta gelip ayarlıyordu. Ben :
-Usta neden hep ayar kaçıyor?’
diye sitem edince usta;
- Olsun bozulacak ki; öğrenesin. Makina, arıza vermeden, problem çıkarmadan devam ederse sen nasıl öğreneceksin? ‘
Çok şahane bir yaklaşım tarzıydı, sonrasında kulağıma küpe yaptım bu tecrübeyi.’
Diye anlattı.
Öyle değil mi?
‘Hiç hata yapmayan, hiç bir iş yapmayandır.’
Sahi gülü yetiştiren; diken değil miydi?
O halde gülü seven dikenine katlanır.
Ez cümle:
‘ BİR GAZETECİ, kariyerinin zirvesine çıkmış bir yöneticiyle görüşüyordu. Söyleşinin bir yerinde, gazeteci:
“Başarının sırrı nedir sizce?” diye sordu.
Cevap çok kısaydı:
“İki kelimedir.”
“Peki o iki kelime nedir efendim?”
“Doğru kararlar.”
“Peki, doğru kararlar nasıl alınır?”
“Bir kelimeyle.”
“O nedir peki?”
“Tecrübe.”
“Peki, bu tecrübe nasıl elde edilebilir?”
“İki kelime ile.”
“O iki kelime nedir?”
“Yanlış kararlar.”
Öyle değil miydi?
Ders alana kadar imtihan devam eder.
Sınavlar ve fırsatlar yolumuzu aydınlatan, gemilere klavuzluk yapan deniz fenerleri gibidir.
Bir türküde yerini bulan:
‘Cümle günah bende ise;
Affı kerem sendedir.’
Diyerek yeniden çay koyarak yola devam etmek gerektir.
Aslında şartlar neyi getirirse getirsin, başarı her hâl ve kâr da vazgeçmeyenlerindir.
Tarih geri dönenleri hiç yazmıyor, yazmadı ve yazmayacaktır.