“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a salât ve selâm Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ‘e, Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.
***
Kurban ibadeti Hazreti Adem (aleyhisselam) zamanında başlamış ve tüm ümmetlerde geçerli olmuştur.
O zaman kurban olarak, herkes mesleği icabı, elinde bulunan maldan olanları kurban niyetiyle hediye ediyorlardı.
***
Kurban, Allah’a yakın olmak ve yaklaşmak için bize emredilen bir vazife, bir şükür vesilesi ve bir ikramdır.
Geçmişte Kurban olarak sunulanların kabul makamına ulaşıp ulaşmadığı ve ret edilip edilmediği de biliniyordu .
Bu konu ayeti kerimelerde şöyle buyrulmaktadır :
’Onlar: “Allah, bize, gökten inecek ateşin yakacağı bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamayı emretti” dediler.’’(1)
*
Kurban ibadetinin kabul ve ret edildiği kıssa şu ayeti kerime de ifade edilmektedir.
‘’(Ey Resûlüm!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun (Hâbil ile Kabil’in) haberini de hakkıyla oku!
Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden (Hâbil’den) kabul edilmiş, diğerinden (Kabil’den) ise kabul edilmemişti.
(Kabil, Hâbil’e:) “Seni mutlaka öldüreceğim!” dedi.
(Hâbil ise:) “Allah, ancak takvâ sâhiblerinden (kurbanını) kabul buyurur” dedi.’’ (Mâide (5) 27.)
***
Bu ayette Hazreti Âdem (Aleyhisselam)’ın oğullarından olup ,haktan ayrılarak şeytana kanıp nefis ve hevasına göre hareket eden Kabil ile Hakka tam teslim olan Habil kıssası anlatılmaktadır.
İnsan neslinin çoğalabilmesi için Hazreti Havvâ (Aleyhisselam) bir batında birden çok çocuk dünyaya getirmekteydi.
Aynı batında doğan çocuklar kardeş olmaktaydı ve birbirleriyle evlenmeleri haramdı.
Sadece diğer bir batında doğanlarla evlenmelerine izin verilmişti.
Kâbil, kendisiyle aynı batında doğan kız kardeşini almak istediğinde. Hâbil bunun Allah’ın emrine uygun olmadığını diğer batında doğan kardeşlerinden birini alması gerektiğini söyledi.
Kâbil, bu ikazı dikkate almayarak, kendi düşüncesinin doğru olduğu iddiasında bulundu.
Bunun üzerine Hâbil, burada kimin doğru sözlü ve haklı olduğunun anlaşılması için Allah’a birer kurban adamayı teklif etti.
O zamanlar kurban, herkesin mesleği icabı, elinde bulunan maldan sunuyordu.
Kurban olarak verilen şeyler, bir dağ başına bırakılır, Allah’ın kabul ettiği kurbana gökten bir ateş iner ve adanan kurbanı yakıp kül ederdi. (2)
***
Tefsirlerde ve diğer İslâmî eserlerde geçtiği gibi Kâbil ziraatçı, Hâbil ise hayvancılık yapmaktadır.
Kâbil yetiştirdiği değersiz cılız başaklardan oluşan bir demeti kurban olarak sunmak için seçti.
Üstelik cılız başaklar arasındaki dolgun bir başağı da kurban etmeğe kıyamayarak yemişti.
Hâbil ise beğendiği en iyi bir koyunu, kurban olarak adamak için ayırdı. (3)
Allah’a kurban olarak adayıp kabul edilmesi için dağ başına bıraktıkları kurbanları kontrol etmeye gittiklerinde
Hâbil’in kurbanı kabul görmüş, o zaman âdet olduğu üzere gökten inen beyaz bir ateş Hâbil’in kurbanını yakmıştı (4)
Kabil’in sunduğu bir demet başak ise olduğu yerde duruyordu.
Hani Âdem’in iki oğlu birer kurban takdîm etmişlerdi de birinden kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen Kabil ,Habil’e;
‘’Ahdim olsun) seni katledeceğim’ dedi.
Habil ise;
‘’ Allah ancak muttakîlerden (kurban) kabul eder. Öyleyse Allah’tan kork, niyetini düzelt.
Eğer sen, beni öldürmek için elini kaldırsan bile, ben seni öldürmek için elimi kaldıracak değilim. Çünkü ben Rabbü’l-âlemîn olan Allah’tan korkarım.
Dilerim ki sen, kendi günâhınla birlikte benim günâhımı da yüklenesin ve de cehennemlikler den olasın. İşte zalimlerin cezası budur’ dedi.
Nihayet Kâbil şeytan ve nefsine uyarak Hâbil’i öldürerek ziyana uğrayanlardan oldu.
***
Bu kıssada vahyin nuruyla aydınlanmış olan Habil ile nefs ve şeytana uyarak haktan uzaklaşmış bir akıl olan Kabil’in durumu mukayese edilmekte ve bunların yol açtığı neticenin canlı bir misâli sergilenmektedir.
***
Aklın, vahyin içinde bir değeri vardır.
Vahyin hizmetinde olan ve onu rehber kabul eden bir akıl, hikmetlere vâkıf olur.
Vahyin yol göstericiliğinden mahrum olan akıl ise insanı şeytan ve nefsin afetlerinden koruyamaz hata ve günaha dalar ibadetlerini dünyasını ve ahiretini mahveder.
***
Günümüzde kurban; Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.(5)
Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, Hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Kurban sadece Allah rızası için kesilir.
***
Kurban bayramı yaklaştığı zaman Müslümanlarda kurban telaşı başlar.
Kurban konusu açıldığında bazı Müslüman kardeşlerimiz aralarında şu şekilde konuşmaktalar.
-Bu yıl kurban hisse bedeli kaç liradır?
-Küçükbaş kurbanlık fiyatları ne kadar?
-Kestiğiniz kurbandan ne kadar saf et çıktı?
-Kurban etlerini Kavurma mı yaptınız? Sucuk mu?
Bu niyet ve konuşmalar benzer şekilde devam eder gider.
***
Kurban bayramında kestiğimiz kurbanlar kurban mı oluyor? Et mi?
Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve ihtiyaç sahiplerine ikramda bulunma anlayışı vardır.
Keseceğimiz kurban Allah’a manen sunduğumuz hediyedir.
Kurban en güzel ve hatasız olmalıdır ,bu vasıflarda olmayan kurban, kurban değil et olmaktadır.
Allah ancak ihlaslı kulların yaptığı iyi işleri kabul eder.
*
Urve (radıyallahu anh) bir gün evlâdlarına şöyle demişti;
“Evlâtlarım! Sakın biriniz, bir büyüğe hediye edince utanacağı bir şeyi Allah için kurban olarak takdim etmesin! Zîra Allah, büyüklerin büyüğüdür ve O, her şeyin en seçkinine ve en kıymetlisine herkesten ziyâde lâyıktır.”(6)
***
Kestiklerimiz kurban ,Kurban mı oluyor? Et mi ?
~Et niyetiyle kesilen kurbanlar kurban olmayıp sadece et olmaktadır.
~ Kurban ticaret vesilesi yapılamaz ticari kaygıyla kesilen kurban, kurban olamaz et olur.
~Keseceğimiz kurbanda niyetimiz kavurma ,sucuk yapmak ise kurbanımız kurban değil et olmaktadır.
~Kilo ile marketlerden alınan kurbanlar kurban olmayıp et olmaktadır.
~Ortak olduğunuz kurbanda ortaklardan birisinin niyeti kurban değilse diğer ortakların kurban hisseleri de kurban değil et olmaktadır.(7)
***
Geçmişte Kurban olarak sunulanların kabul makamına ulaşıp ulaşmadığı veya ret edilip edilmediği biliniyordu .
Günümüzde ise kurbanımızın kabul edilip edilmediği niyetlerimizle anlaşılabilir.
Doğrusunu Alemlerin Rabbi Allah bilir.
Bizler şu an sadece Alemlerin Rabbi ve Resulü (Salllahu aleyhi ve alihi ve sellem)’in bize bildirdiklerinden anladığımızı ifade edebiliriz.
Kurban kesen kişilerin gönüllerinde taşıdıkları niyetler ve duygular çok mühimdir.
Çünkü kesilen kurbanların etleri de kanları da Allah’a ulaşmayacak; sadece onları kurban edenlerin takvâ duyguları Allah’a ulaşacaktır.
***
“Unutmayın ki, o kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Allah’a ulaşacak olan tek şey takvânızdır. Allah böylece o hayvanları hizmetinize verdi ki, sizi doğru yola ilettiği için tekbir getirerek Allah’ın büyüklüğünü ilan edesiniz! Rasûlüm! Artık o iyilik eden ve işini güzel yapanları müjdele!”(Hac /37)
*
Mühim olan bu ibâdeti sırf Allah rızâsı için yapmaktır.
Kurban esnasında tekbir getirerek Allah’ı tâzim etmek, ululamak ve ihsan kıvamında bir kulluk yapmaktır. Rabbimizin kabul buyuracağı ve mükâfat va‘dettiği kulluk, işte ihsan seviyesinde yapılan böyle bir kulluk olmalıdır.
***
Efendimiz: (Salllahu aleyhi ve alihi ve sellem)
“Kestiğini Allah’tan başkası adına kesene, Allah lânet etsin” buyurmuştur.(8)
Resûl-i Ekrem (Salllahu aleyhi ve alihi ve sellem) ibâdetlerde takvânın önemine dikkat çekerek:
“Allah sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize bakar” buyurmaktadır.
***
‘’De ki: “Şüphesiz benim namazım, bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En’âm /162)
Kurban; Bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını, Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
Kalbi bütün bu marazî hallerden arındırmanın çaresi Allah rızası ve Allah korkusudur. Allah ancak müttakilerin (Allah’ın rızası ile hareket edenlerin) ibadetlerini kabul buyurur.
Rabbimiz şu mübarek Kurban Bayramı hürmetine kurbanlarımızı ve amellerimizi kabul buyursun inşallah.
***
Ey Rabbi-miz kurban ibâdetimizi sırf senin rızân için nefs-i emmâreden kurtulup nefs-i mutmainneye ulaşarak sana yaklaşmamıza vesile kılacak niyet ve ihsan makamında kabul buyuracağın şekilde yerine getirmemizi bizlere nasip eyle.
Bunu bizden kabul buyur.
Kuskusuz sen, her şeyi işiten ve her şeyi bilen’sin.
Kurbanımız Alemlerin rabbine Kurban olsun .
Bayramımız ümmetin vahdeti ve kurtuluşu ile bayram olsun ..
Selam ve dua eder duanızı bekleriz.
Cesim ZEYDANLI 18 Mayıs 2024 ANKARA
ULUSLARARASI EHL-İ BEYT ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL BAŞKANI
Kaynaklar:
1~ (bk. Âl-i İmrân 3/183)
2~ (Hasan Basri Çantay, Kuran-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm, I, 162).
3~ (Tecrîd i Sarîh tercümesi, IX, 84; İbn Kesir, Tefsir, III, 76-79)
4~ (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452)
5~ (Müslim, Edâhî, 43-45; Nesâî, Dahâyâ, 34)
6~ (Muvatta’, Hacc, 147)
7~ (bk. İslam ve Toplum İlmihali II, Diyanet İşleri başkanlığı)
8~ (Müslim, Birr 33)