Çocukluk yıllarımızda İstanbul-Kadıköy’de ve gerekse Üsküdar’da henüz taksi duraklarının yaygın olmadığı dönemlerde iskele civarında az sayıda da olsa sıraya dizilmiş müşteri bekleyen Paraşoller vardı. Bir çoğumuz belki de adını ilk kez duyuyoruz. Peki, Paraşol neydi acaba diyen arkadaşlarımız mutlaka olacaktır.
Paraşol veya Paraçol: “Tek atla çekilen, dört tarafı açık, üstü kapalı olan bir tür tenteli olup görünüm olarak küçük çaplı bir faytona benzeyen yakın mesafe yolcu arabası veya dolmuşu” demekti. Kadıköy’de vapurdan inen yolcular, Kadıköy’e yakın mesafeli olan Göztepe, Ziverbey ve çevresine, bazen Üsküdar’a, Üsküdar’da vapurdan inen yolcular ise bunlardan birine binip Bağlarbaşı’na, Beylerbeyi’ne, Ahmediye’ye veya Kadıköy’e kadar az bir ücret karşılığında gitmek istedikleri yere kadar gidermiş. Soğuk ve yağışlı günler haricinde tik tak, tiki tak… sesleri eşliğinde ucuz ve huzurlu bir yolculuk da diyebiliriz. 1950’li yılların sonu ve 1960’lı yılların başlarında ise sünnet olacak çocuklar bunların krapon kâğıtlarından yapılmış körüklü kağıt fenerler, serpantinler, defne dalları ve çiçeklerle süslenmiş olanlarına bindirilerek mahalle aralarında dolaştırılırmış arkadaşlarıyla… Sonra bilindiği gibi bunların yerini balonlarla süslenmiş otomobiller almıştı.
İstanbul-Göztepe’de geçen ilkokul yıllarımın başlangıcında öğrenim gördüğüm Öğretmen Harun Reşit İlkokulu’na gittiğim 1963-1965 yıllarında şimdiki okul servisleri yerine öğrencileri evinden alıp okula getiren, okul çıkışında da evine götüren bir kaç tane Paraşol adlı bu ulaşım aracından vardı. Bazen küçük bir ücret ödeyerek birkaç kez bu nostaljik araca bindiğimi hatırlıyorum. Motorlu taşıtların yaygınlaşması sonrasında tarihi taşıtların sergilendiği müzelerdeki yerini alan bu emektar araçlarının şimdi hatırası kaldı.