Yaşamın temeli gözlemler üzerine kurulmuştur. Dört bin yıl önce Mısırlılar güneşi gözlemlemişler ve güneşin belirli aralıklarla göründüğünü tespit etmişler. Bu tespit güneş saatini ortaya çıkartmıştır. Bu saat çeşidinde dik duran bir cismin güneşin geliş açısına göre oluşturduğu gölge boyuna bakılarak saat hesaplanıyordu. Ancak güneş saatinin bir eksikliği vardı. Geceleri güneş olmadığından dolayı çalışamıyordu. Bunun üzerine kum saati ve su saatini keşfettiler. 1524’te Bir Alman kilitçi kurmalı saati yaptı. Bu buluş İngiltere ve Fransa’da da gerçekleşti. O dönemlerde zamanı güneşe göre tahmin eden halk artık yeni bir zaman ölçere kavuşmuştu.
İlk başlarda insanlar için önemli olan soğuğun, sıcağın, karın, yağmurun yani mevsimlerin zamanını bilmek yeterliydi. Kurmalı saatlerle birlikte günün içindeki zamana da ayak uydurdular.
Eski Mısır’da rahipler enerjinin yok oluşu ya da bir diğer anlamı enerjinin dönüşüm sürecidir ve sonsuz olan Tanrıyı simgeler diyorlardı.
Saatin bulunması ile halkın zaman kavramına ulaşması için meydanlara herkesin görebileceği kuleler yapılıp üstüne saat yerleştirildi.
Ülkemiz de Osmanlı döneminde inşa edilmiş birçok saat kulesini günümüzde de görmekteyiz.
1797 ‘de ilk saat kulesi Safranbolu’ya kurulmuştur.2.Mehmet döneminde yüksek zümrenin mekanik saat kullanmasına karşılık saat kulesi kavramı Osmanlıya geç girmiştir. Müezzin muvakkit kayyımlarının önemini yitireceğine aynı matbaada olduğu gibi İslami ve sosyal yapıda çatlaklar yaratacağı savı hakim olmuştur.
Saat kulelerinin Anadolu’nun içlerine kadar yayılmasının en önemli sebebi, II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümünde valilere, saat kulesi yapımıyla ilgili göndermiş olduğu fermandır. Yalnız Anadolu değil Osmanlı Coğrafyası bu fermandan nasibini almıştır.
Merkezi otoriteyi temsil eden saat kuleleri Antalya, İzmir, İzmit, Bilecik, Bolu Göynük, Kastamonu, Çanakkale, Mudurnu, Sivrihisar Saat kuleleri aklımıza ilk gelenlerdir. Şehirlerin dışında Saray önlerine ve büyük binalara da kuleler yapılmıştır Yıldız ve Dolmabahçe saray saat kuleleri ve Etfal Hastanesi saat kulesi gibi.
Saat kuleleri kaide, gövde ve köşk ve köşk kısımlarından oluşur. Kaide kısmında bir oda içinden yukarı çıkan merdiven yer alır. Bu oda bazen muvakkitname olarak kullanılırmış. Kaidenin üzerinde çeşmede olurmuş. Saat kulesinin en son katı olan köşkte saat mekanizması vardır. Saat mekanizması üzerindeki saat yukarıya bir mille bağlanır. Bu mil kulenin dışındaki saat kadranları üzerinde bulunan akrep ve yelkovanı hareket ettirir, ayrıca yukarıdaki çanın tokmağını çalıştırır. Köşkün tepesinde çan bulunur. Saat başlarında ses çıkartarak ahaliyi zamandan haberdar edermiş.
Arnavutluk’ta altı, Bosna-Hersek’te yirmi üç, Bulgaristan’da otuz beş, Filistin’de bir, Irak’ta dört, İsrail’de beş, Karadağ’da iki, Kosova’da on bir, Libya’da bir, Lübnan’da iki, Makedonya’da on beş, Mısır’da bir, Romanya’da bir, Sırbistan’da bir, Suriye’de üç ve Yunanistan’da on dört olmak üzere toplam 115 saat kulesi belirlenmiştir. Bunun yanı sıra Hindistan, İtalya ve Meksika’ya hediye olarak gönderilen üç eser daha vardır. Ayrıca Haydarpaşa Garı, Galatasaray Lisesi ve Çiçek Pasajı gibi alınlıklarında saatin yer aldığı binalar da bulunmaktadır.
Geçmişten günümüze yadigâr kalan saat kuleleri ihtişamlı yapılarıyla geçmişle bağlarımızı güçlendirmekte.
Zamanınızın değerini bilin. Bir mili saniyenin kıymetini anlamak için Olimpiyat ikincisi koşucuya sorabilirsiniz. Sizlerle zamanı ölçtük, şehirlere konulan saat kulelerinden bilgi verdik. Saatlerin tik takları sizlere mutluğu muştulasın. Sağlıcakla kalın.