– Nisan ayının sonlarına doğru balkonuma bir çift kumru geldi. Birlerine kur yaptıktan sonra bir saksıyı yuva olarak belirlediler.
-Dişi Kumru, bir çam ibresini getirerek yuvaya şekil vermeğe başladı. Yuva olarak belirlenen saksı güvenli olmadığından kovaladım. Kovaladıkça geldiler. Sonunda yuva için getirdikleri çöpleri geniş bir saksıya koydum. Yuvanın daha güvenli yerini beğendiler ve kur yapmayı çiftleşerek taçlandırıp yerleştiler. Bir atasözümüz; “Yuvayı dişi kuş yapar” der, doğruymuş. Erkek kuş dişi ile beraber olsa da yuvaya katkısı olmadı. Yumurtlamadan sonra dişiyle yem yemek için yer değiştirdiyse de görevi hep aksattı. Yirmi bir gün kuluçkada kalan dişi Yusuf –Yusuf diye inlese de duyan olmadı. Yavrular çıkınca yavruları teftiş etmeyi ihmal etmedi. Yavrulardan biri iri diğeri zayıf ve çelimsiz. Dişi kuş galiba erkek olanı daha fazla besliyor. Yuvada kendi hallerinde büyüyen civcivler sabah ve akşam dişi tarafından beslenmekte. Yavrulara yaklaşınca iri olan galiba erkek kanatlarını kardeşine siper ederek beni korkutuyor. Gaga darbeleri ile saldırıyor. Bir haftalık civciv saldırı karşısında şişinerek düşmanı ürkütmeye çalışıyor.
– Kumruların bu serüveni bir süre sonra kanatlarını kullanmaları ile sonlanacak. Bu yaşam mücadelesi sırasında büyük kuşların saldırısından kurtulurlarsa gelecek yıl misafirim olurlar.
-Aslında onlar ev sahibi bizler misafiriz. Evlerimizin yapıldığı yerlerdeki ağaçlar kuşların yuvası iken bizler işgal ettik. Yine de bizleri sesleri ile mutlu etmekteler. Parkın içindeki ağaçlarda rengarenk tüyleriyle minik kuşların gece şakımaları duyabileceğiniz en güzel melodi. Akşam vakti kargaların gökyüzündeki gösterileri izlenmeğe değer.
-Balkonumun her yeri çiçeklerle bezeli olduğundan kuşların uğrak yeri olmakta. Karga ve saksağanın hazineleri yine saksılar olmakta. En güzel cevizler, fındıkları saksılara gömmekteler. Balkon toprakla kirlense de varlıkları huzur veriyor.
-Balkonu sahiplenenler için kumrular hasım olmakta. Geçen yıl yavrularını beslemeğe gelen kumru karganın hışmına uğradı. Yavruları birer birer yedi.
-İnsan olarak gelişmeleri üzülerek izlesek te doğanın yasaları işlemekte. İnsanın hoyratlığı, doğaya verdiği zararları düşündüğümüzde hayvanlar masum kalıyor.
-Kendini evrenin hâkimi sanan insan tüketirken doğayı da yok ediyor. Tarım alanlarında evler fabrikalar yapıp bindiği dalı kesmekte. Küresel ısınma ile yağışların azalması kuraklıkla baş başa kalmamıza neden olacak. Su sıkıntısı, açlık önümüzdeki günlerdeki sorunlarımız olacak.
-Doğayla barışık olmamız gerekirken hala vahşice tüketiyoruz. Açlık kapıyı çalınca iş işten geçmiş olacak. Bu Dünya da bizler misafiriz ev sahibinin kurallarına uymak zorundayız. Eşkiyalığa gerek yok. Hep beraber yeteri kadar tüketirsek bu Dünya herkese yeter
-Kumruları anlatırken kendi gelecek kaygılarımız ağır bastı. Topraklarımızı koruyalım Türkiye çöl olmasın.
–
Sağlıcakla kalın…
2 HAZİRAN – ATAŞEHİR