12 Mart darbe öncesi, 16 Şubat 1969 Kanlı Pazar, Amerikan karşıtı 68 kuşağı öğrenci hareketleri, 15-16 Haziran 1970 işçi direnişi askerlerin hükümete verdikleri 12 Mart Muhtırası ülke içinde gelişen toplumsal muhalefeti bastırmak için yapılmıştır.
12 Mart Darbesi’nin ardından ülke içinde gelişen siyasi cinayetler ve toplumsal olaylar ardı ardına gelişmişti. Ülkeye çeki düzen vermeye çalışanlar toplumu yönlendirmeye ve iç savaş provalarına girişmişlerdi.
77 Kanlı 1 Mayıs , 16 Mart 78 İstanbul Üniversitesi katliamı, Malatya Belediye başkanı Hamit Fendoğlu’na gönderilen Bombalı paketin patlaması ile Malatya olayları, Çorum olayları, 9 Ekim 78 Ankara Bahçelievler’de yedi TİP üyesi öğrencinin katledilmesi, 19 Aralık 78 Kahraman Maraş olayları ile 12 Eylül provaları sokaklarda silahlı cinayetlerle devam etmişti. Her ne hikmetse silahlar bir gün sağcıyı bi,r gün solcuyu öldürüyordu. Cambaza bakarken ülke elimizden kaymaya, toplum ezilmeye başlamıştı.
Sokaklar kan gölü, ekonomi çıkmazda. Kuyruklarda geçen yaşamlar adım adım darbeye hazırlanıyordu.
1980 Temmuz’unda Hürriyet Gazetesi’nin adına Libya El Fecri-Cedit Gazetesinin Fax makinelerini çalıştırmak üzere Libya’ya gitmiştim. Üç ayda bir Almanya’ya maaşlarımızı almaya gittiğimiz 10 Eylül 1980 günü Frankfurt’a ulaştık. Akşam yemeğinde bizi gezdiren Hasan Pulur’un oğlu da vardı. Konuşma arasında artık Türkiye’ye döneceğini söyledi. Bunun üzerine Türkiye çok karışık biraz sabret dedim. Yemekten sonra hürriyet Gazetesi’nin hemen yakınındaki otelimize geldiğimizde saat 09.30’u gösteriyordu. Otelden gazeteye yöneldik . Hürriyet Almanya yöneticisi Garbis Keşişoğlu bizlere bu gece gazetede kalın Türkiye’de darbe oluyor dedi. Sabaha kadar telefonlara cevap verdik. Darbenin gerçekleştiğini Amerika’nın Manhaim’dan yayın yapan radyosu da duyurmuştu. Darbe Türkiye saatiyle 12.00 ‘de başlamasından önce cümle alem biliyordu. 12 Eylül darbesini 1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı.” diye haber vermişti.
Bu baskı rejimi yaşadığımız bu günleri doğurdu. Bu gün darbe sonrası çocuklar için söylenen “A politik” söylemi baskı rejiminin ürünüdür. Kitapların yakıldığı bir ortamda okur bulmak kolay olmaz. İnsanlar çocuklarını korumak için farklı yönlendirdi.
Amerikan Emperyalizmi’nin desteklemediği bir darbe başarılı olmaz. Ülkemizi yönetenleri bizler seçmiyoruz, önümüze konulanla yetiniyoruz. Bu gün de farklı bir gelişme yok. Eğitimde, ekonomide, tarımda bizim gerçeklerimiz değil emperyallerin dayatmaları ile yaşıyoruz.
Çözüm: Kurtuluş Savaşında olduğu gibi özümüze dönmektir. Mustafa Kemal’in gösterdiği yoldan sapıldığında başımıza gelenler belli. Atatürk ilkeleri ile yolumuzu aydınlatmalıyız.
Vesayetin son bulduğu, çağdaş, modern bir Türkiye özlemiyle…Sağlıcakla kalınız.