Zorlayarak değil, gönülden…
Zorla değil, gönülden isteyerek…
İkna edilmişlerle değil, inanan insanlarla…
Çünkü ikna edilmişlerle yola çıkılmaz. Davasına bağlı, davasını seven ve davasına inananlarla yola çıkılır.
Siyasette herkes bahane üretir. Hatta ve hatta sümen altı yaparlar. Ve konuyu geçiştirmeye yoluyla, kulak arkası yaparlar. Bunları sürekli olarak yaşıyoruz. Burada as olan; ” Herkes bahane üretirken, bizlere kimin yardım ettiğini hiçbir zaman unutmamamız gerekir…”
İmtihan dünyasıdır bu dünya. Hepimiz bir şekilde bir şeylerle imtihan ediliyor ve bir şeylerle sınanıyoruz. Unutmayın ki iyilerin imtihanı kolay olmaz. İyilerin imtihanı kolay olsaydı , Yüce Allah, özellikle en sevdiği ve O’nun için bu dünyayı yarattığı sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i zorluklarla imtihan etmezdi. O yüzden de her zaman sabretmek ve şükretmek zorundayız.
“Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz, yol insanı başkalaştırır.”
Evet kimileri siyasette bir makama geldiği zaman değişirler. Kendi özünden uzaklaşıp, farklı bir boyuta geçerler. Ama kimi siyasetçilerin hem özünde, hem de kişiliğinde herhangi bir değişiklik olmaz. Kısacası kimi siyasetçiler siyaset yolculuğunda ne yolda kalır, ne yolda bırakır, ne de başkalaşır. Bunu en yakından bizler biliyor, bizler görüyor ve bizler yaşıyoruz. Çünkü sürekli olarak sahalarda ve halkın içinde bulunuyor, halkla istişareler yapıyoruz.
Büyük Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ifade ettiği gibi, ” Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değişirsen, hem yolunu kaybedersin, hem dostunu…”
Siyasetçiler, her zaman toplumun içinde olmak zorundadır. Bununla birlikte toplumdan biri olduğunu da göstermek zorundadır.
Hem seçim zamanı, hem de diğer zamanlarda toplumdan hiç bir zaman kopmamak zorundadır. Ayrıca vatandaşların sorunlarını çözmek için çaba sarf etmek zorundadır. Ülkemizde kaç tane siyasetçi var ki böyle düşünen?
Şimdi gelelim günümüz siyasetine…
Günümüzde siyaset çok farklı yapılıyor ve çok farklı işliyor. Birçok insan siyaseti menfaatleri doğrultusunda yapıyor. Ya da siyaset yaptığını sanıyor. O yüzden bazen dökülmeler oluyor. Belli bir amaca ulaşamayacağını ve belli bir menfaat sağlayamayacağını anlayan siyasetçiler hemen yön değiştiriyor ve başlıyor partisini eleştirmeye ve kötülemeye. Vay canına vay. Demek ki siyaset çıkar için var. Tabi ki bu durum siyaseti çıkar için yapan insanlar için.
Ben anlamadım gitti !
Bu kadar vasıfsız, bu kadar sıfatsız, bu kadar kültürsüz, bu kadar bilgisiz, bu kadar beceriksiz, bu kadar ahlaksız, bu kadar basiretsiz insanlar ne zaman ve nasıl teşkilatlara sızdı acaba? Ayrıca bu insanlar teşkilatlarda nasıl görev aldı acaba? Bunu çok merak ediyorum açıkçası!
Zaten o yüzden AK PARTİ, son yapılan yerel seçimlerde büyük bir başarısızlık yaşadı. O yüzden AK PARTİ, kurulduğu günden beri ilk defa ikinci parti haline geldi. Burada suçlu olan teşkilatlar, teşkilat başkanları ve bu süreci yöneten siyasetçilerdir. Ayrıca bu başarısızlıkta seçim sürecini iyi yönetemeyen, görevini yerine getiremeyen, işini iyi yapmayan, halktan kopan, halka hizmet etmeyen, kibir abidesi olan belediye başkanlarının da payı vardır.
Bakıyorum da, teşkilatlar başarısız olmuş, belediyeler seçim kaybetmiş, hala il ve ilçe başkanları ve yöneticileri başarıdan bahsediyor. Allah Allah, hangi başarıdan bahsediyorsunuz beyler? İnsanda birazcık utanma ve birazcık haysiyet olur ya. Siyasette de ve iş hayatında da başarısızlık yaşanabilir. Bu normal bir durumdur. Lakin başarısızlığı kabul etmekte bir erdemliktir. Ama nerede?
Bir de il ve ilçe başkanları, ayrıca yöneticiler hiç utanmadan, hiç sıkılmadan ve hiç çekinmeden başarıdan bahsediyorlar. İl ve ilçelerde birçok belediye kaybedilmiş, başkanlar hala pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Neşeleri yerinde yani!
Son söz Cumhurbaşkanı ve AK PARTİ Genel Başkanı sn; Recep Tayyip Erdoğan’ da…
Sn; Recep Tayyip Erdoğan, daha neyi bekliyorsunuz acaba? Başarısızlık ortada, seçim sonuçları ortada, teşkilatlar ortada, il ve ilçe başkanları ortada.
Genel Başkan Yardımcıları ortada, Genel Başkan Yardımcılarının başarısızlığı ortada. Kısacası her şey ortada. Ortada olmayan tek bir şey var; Teşkilatları değiştirmek için daha neyi bekliyorsunuz acaba?
Devlete, millete, partiye destek olmak ve hizmet etmek isteyen siyasetçiler dışarıda, başarısız siyasetçiler görev başında. Bu iş te bir gariplik var ama…
Cumhurbaşkanı ve AK PARTİ Genel Başkanı sn; Recep Tayyip Erdoğan, teşkilatları yenilemek için ve AK PARTİ’nin eski ruhuna tekrar geri dönmesi için daha neyi bekliyorsunuz?
Başarız olan il ve ilçe başkanlarını niçin değiştirmiyorsunuz?
Kangren olmuş teşkilatlar niçin hala görevde? Bunlar niçin görevden alınmıyor?
Bundan sonra AK PARTİ’nin yapacağı tek bir iş vardır; Geçmişi tamamen bir kenara bırakıp, hatta geçmişi tamamen silip, yeni teşkilatlarla, yeni siyasetçilerle, aktif, dinamik, geçmişi temiz, donanımlı, kültürlü ve toplumda bir karşılığı olan insanlarla yeniden bir araya gelerek, istişareler yaparak, yeni bir yapılanmanın içine girerek, ayrıca geleceğe bakarak, yalnızca geleceği düşünmek zorundadır. Geçmiş, geçmişte kaldı artık.
Bunun tek çözümü ve çaresi budur. Kısacası AK PARTİ’nin reçetesi bu olmalıdır.
Saygılarımla!
Ayhan Yalçın
Gazeteci, Yazar, Stratejist, Köşe Yazarı , Yorumcu, Şair, 2019 seçimlerinde Kandıra Belediye Başkan Aday Adayı, Sivil Toplum Lideri, Siyasetçi , İşletmeci, Satış Pazarlama uzmanı, Eğitimci, Danışman, Genel Müdür, CEO