Dinle mezarından köyün halini,
Asfaltsız yol-sokak kalmadı emmi.
Beton yaptı torun ahşap evini,
Ardıç kiriş-direk kalmadı emmi.
Yandı ocaklarda dirgenle yaba,
Köşelerden kalktı teneke soba,
Herkesin altında son model araba,
At-merkepten binek kalmadı emmi.
Müslümanlık kaldı sadece lafta,
Camide üç-beş ihtiyar safta,
Kur an açılmıyor, bekliyor rafta,
Hadise hiç gerek kalmadı emmi.
Yağ-peynir marketten, ekmek fırından,
Emekliyiz, endişe yok yarından,
Erkekler korkuyor kadınlarından,
Mutfakta un- elek kalmadı emmi.
Traktörler eker, aletler söker,
Pekmezin yerini aldı çay-şeker,
Afgan, Suriyeli kaldı ter döker,
Saban tutan bilek kalmadı emmi.
Köyler şehir oldu, şehir köy oldu,
Çobanlar, çıraklar şimdi bey oldu,
Eski görenekler bilmem ney oldu,
Sizler gibi örnek kalmadı emmi.
Tohum melez oldu, oynandı geni,
Sebzeler, meyveler diyor albeni,
Şişirdi göbeği, ağarttı teni,
Hormonsuz bir yemek kalmadı emmi.
Kimimiz tansiyon, kimimiz şeker,
Yürümek yok artık, herkeste teker,
Kız-oğlan otuz beş yaşında bekar,
Eski düğün dernek kalmadı emmi.
Seherde horozdan başkası kalkmaz,
Eski anneler yok ocağı yakmaz,
Sabah ondan önce kahvaltı yapmaz,
Erken çıkan erkek kalmadı emmi.
Hasılı eski köy yeniye döndü,
O eski evlerin ışığı söndü,
Göçelim, şehirler çok rahat dendi,
Kadir kıymet, emek kalmadı emmi.
Abdurrahim KARAKOÇ