BİRİNCİ ADIM
– Kendini bilmek…
Bir insanın kendini bilebilmesi için, kendisini çok iyi tanıması gerekir. Elinde iki farklı ayna olmadan, ense kökünü dahi göremeyen bir insan, kendisini nasıl tanıyabilir ve nasıl keşfedebilir? Elbette ki bu süreç isteyen ve çaba gerektiren bir durumdur. Eğer insan gerçekten isterse, Allah’ın da yardımı ile kendini bulabilir ve kendini bilebilir.
Nefsini bilen rabbini bilir. Rabbini bilebilen bir insan da üstün insandır. Demek ki insanın üstün olabilmesinin sırrı rabbini bilmekten geçiyor. Ne mal ne mülk, ne şan ne de şöhret, hiç biri Allah katında insanları üstün kılan meziyetler değildir. İnsan önce kendisini bir sorgulaması lazım: Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum? Benim yaşam amacım nedir? Bu soruları bugün kendisine sormayan ya da sormaya cesaret edemeyen bir insan, yarın ömür bittiğinde cevapları aramak için geç kalmış olacaktır.
Etkili insan olmak için mücadele etmek gerekir.
Bir peygamber akşama kadar otursa, yatsa ve hiç bir şey yapmasa o yine bir peygamberdir. Çünkü peygamberler Allah(cc)’in seçmiş oldu üstün sıfatlı kullarıdır. Buna rağmen bizim peygamberimiz olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in verdiği mücadeleleri hepimiz az çok biliyoruz. O kutlu nebi, kafasına taç giyerek kralların yaptığı gibi hükmederek peygamber olmadı. O insanların içinde örnek bir insandı. Bu yüzden milyonlarca insan onu örnek almaya çalışıyor ve yolunu ona bakarak bulmaya çalışıyor.
İşte biz de yolumuzu ona bakarak bulmalıyız. Kendimizi bilme ve kendimizi bulma yolunda, onun rehberliğinde ilerlemeliyiz. Aksi halde tam buldum dediğimiz anda ayaklarımız kayabilir ve imansız bir şekilde ölebiliriz! Rabbim korusun ve hepimize imanlı bir şekilde yaşamayı ve imanlı bir şekilde ölmeyi nasip eylesin.
Peki, biz nasıl mücadele edebiliriz.
İlk önce karar vermeliyiz. Üstün insan olmak istiyor muyum yoksa istemiyor muyum? Üstün insan olursam ne kazanacağım olmazsam ne kaybedeceğim? Bu soruların cevabını 60 saniye kadar düşüp ve okumaya öyle devam edin lütfen… Eğer ucunda sonsuz ve huzurlu bir yaşam varsa, eğer ucunda Allah’ın rızası varsa “üstün insan” olmak için mücadele etmeye değmez mi?
Önce kendimizden başlayacağız.
Bir insan başkasında kusur ararsa mutlaka o kusuru bulur. Başkalarında sürekli kusur arayan, başkalarını sürekli eleştiren bir insan asla mutlu olamaz. Biz önce kendimizden başlayacağız. Hiç kimsenin dış görünüşüyle, kazandığı parayla, kariyeriyle, ailesiyle uğraşmayacağız/eleştirmeyeceğiz. Kendimize yoğunlaşacağız. Kendi kusurlarımıza…
Hani kusur arayan bulur demiştik ya! İşte biz nefsimizi sürekli kusurlu göreceğiz ki, doğru olan da budur… Ancak o zaman kendimizi bilme yolunda ilk adımı atmış olabiliriz. Yoksa karpuz kabuğunun etrafında dolaşıp duran karınca gibi sürekli çabalar ancak bir türlü öze inemeyiz. Kendimizi bulabilmemiz için, kendi özümüze doğru bir yolculuk başlatmamız gerekir…
Kendisiyle uğraşan birinin, başkalarıyla uğraşmaya zamanı yoktur!
“Gevşemeyin, tasalanmayın. Eğer gerçekten iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.”
(Ali İmran 139. Ayet)