Olmuyor! Beceremiyoruz. Erzurum’da görev yaptım. Oltu’da camiye gidince o Anadolu yiğitleri amcalar omuzlarıyla öyle bir sıkıyorlar ki seni, saf değil duvar oluyorsun adeta.
Nene Hatun’un torunları camide de etten bir siper oluyor manevi düşmana karşı…
İçinden bir şeyler o samimiyetle akıp gidiyor, cemaatin kalbi birbirine ısınıyor.
- Kaç Cumadır yazacağım fırsat olmadı …
Caminin içi bomboş, becerip saf olamıyoruz, olmayı bilemiyoruz.
Abim caminin son cemaat yerini doldurmuş, dışarıda da kılanlar var. Camiye tam yanaşmıyorlar. Sanırım aniden hemen buradan ayrılalım, yoksa alim Allah Camii’nin yanında uzun durursak sorun olur. (Pandemi sonrası iyice ayyuka çıktı bu durum.)
Gören der ki Cami tıklım tıklım dolu da buralara taştı cemaat.
- Ama öyle değil, cami boş.
- O aralardaki boşlukları kim dolduracak ?
Dışardaki kalabalıktan giremiyoruz Camii’ye. Bir de namaza durulunca önünden geçmeyelim diyorsun. Farzda bile düzgün şekilde saf dolduramıyoruz. Bazı yerler boş, seyrek kalıyor. Yazık! Gerçekten İmam her farzdan önce uyarıyor ama cevap bulamıyor tam olarak.
Öğrencilere kızıyoruz sıra olamayınca. Yanlış yapıyormuşuz. Babası namaz safi yapamayan çocuk, okul sırası nasıl yapsın? Çocuklarımıza haksızlık etmişiz. Allah sonumuzu hayır eylesin.
Müftülük ve imamlarımız bir an önce bu konuya el atıp, gerekirse hutbede, vaazlarda tekrar tekrar anlatması lazım. Hatta, olmadı ayağa kalkıp ara ara tatbikatı yapılmalı, İmam aralarda gezip sorunları düzelterek uygulamalı, göstermeli.
Abartılı mi geldi size? Değil değil. Çok basit ve önemli bir konu ama sürekli aynı hata tekrarlanıp durdu ve alışkanlığa dönüştü.
Karadeniz köyleri, evleri arazi gereği birbirinden uzak ama insanı da böyle birbirine uzak kalmamalı. Omuzlar birbirine değip çeketler aşınmalı.
İmam değilim ama, Cami boş iken dışarda farz namaza durmak caiz gözükmüyor. (Önemli bir hastalık, mazeret yoksa… )
Omuzları aşınmış bir Trabzon görmek ümidiyle…
Sınıf Öğretmeni Hızır Aktaş…Gazetede yayınlamanız dileğiyle…