Ortaasya denilince ilk aklımıza gelen Maveraünnehir bölgesidir. Pamir dağlarından doğan Amuderya (Ceyhun) ve Tanrı Dağlarından doğan Sirderya (Seyhun ) nehirleri arasında yer alan verimli tarım alanlarını içinde barındırır. Maveraünnehir, Arapça iki nehir ötesi anlamına gelir.
Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan Tacikistan ve Kazakistan’dan geçen nehirler Özbekistan’da birleşerek Aral Gölüne dökülür. Aral gölü çöllerle çevrilmiş bu coğrafyanın can damarıdır. Van Gölü’nden 18 kat, Marmara Denizinden 6 kat daha büyük bir alana sahiptir. Göl 54 m. derinliğinde olup 20 çeşit balığa ev sahipliği yapar. Gölde tutulan balıklar Moynak Limanı’nda bulunan konserve fabrikasında işlenerek Sovyetler Birliği şehirlerine gönderilirmiş. Bölge halkına çölün ortasında deniz keyfini de yaşatmıştır.
2.Dünya savaşı sırasında bölge erkekleri askere alınarak cepheye gönderilir. Balıkçılık kadınlara kalmıştır. Yetiştirilen tarım ürünleri ve balık konserveleri bu kez cephedeki askerlere gönderilir. 2. Dünya savaşından sonra Stalin bölgede yetiştirilen pamuğun daha da artmasını ister. “Yeniden kazanılmış topraklar.” projesini devreye sokar. Karakum kanalıyla Amuderya suları Karakum çölüne akıtılır. Burada pamuk üretimine başlanır. Altın değerindeki pamuğun balıktan daha değerli olduğu kabul edilerek bölgedeki tarım tek tipe indirilir. Pamuk bitkisi için kullanılan sular toprağın tuzlanmasını sağlar. Verim düşüklüğü üzerine bu kez Pestisit ve kimyasal gübrelerle tarım desteklenir. Drenaj kanalları ile pestisit ve gübre artıkları Aral Gölüne akar. Aral’ı besleyen sular yağmalanınca göl % 70 hacmini kaybeder. İkiye ayrılan göl ‘Büyük Aral ve Küçük Aral’ diye anılır. Gölün çöle dönüşmesiyle gölde biriken kimyasal atıklar toz bulutlarıyla Artik Denizi’ne kadar ulaşır. Bölge halkı işsiz kalır, fabrikalar kapanır, kasabalar boşalır. Karakalpakistan halkı hastalıklarla başa çıkma mücadelesi verir.
Günümüzde küçülen Aral’ı kurtarmak için çalışmalar yapılmaktadır. Yeryüzünün gördüğü en büyük çevre felaketine gözlerini kapayan insanlık günümüzde daha büyük çevre felaketleriyle karşı karşıya olduğu aşikârdır..
Yurdumuzda da Aral benzeri çölleşmelerle karşı karşıyayız. Bilim insanlarımızın rehberliğinde yol almalıyız. Bu ülkenin beka sorunu tarım ve su havzalarıdır. Toprağına sahip çık, Türkiye çöl olmasın.
Sağlık ve huzur dolu bir dünya özlemiyle…Sağlıcakla kalınız…