“ Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a salât ve selâm Efendimiz Hz. Muhammed’e Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.
***
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Sahabi ve Ehl-i Beytinden birisinin adı anıldığı zaman Müslümanların hayr ve dua ile tazim anlamında “radıyallahu anh”veya “rıdvânullahi aleyh” ve Aleyhisselam, Aleyhesselam ifadelerinin anlamı ,çıkış noktası neden ve kimler için kullanıldığı maalesef çoğu Müslüman tarafından bilinmemektedir.!
Bu ifadelerin kullanılması bazı Müslümanlar tarafından yadırganmakta suizan ve yanlış ithamlara neden olunmaktadır.
**
~ Radıyallahu anh ” veya “rıdvânullahi aleyh” ifadesi ne anlama gelir?
~ Bu ifade kimler için kullanılır?
~ Özellikle sahabe adı geçince kullanılan (Radıyallahu anh.) veya “rıdvânullahi aleyh” ifadesinin kaynağı nedir?
*
Günlük hayatımızda Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in isminin geçtiği yerde ona salavat getirilmeli, sahabenin ismi anılınca da “radıyallahu anh”veya “rıdvânullahi aleyh”şeklinde hayr ve dua ile tazim etmek gerekmektedir. Günümüzde de Mü’minler birbirlerine (Allah senden razı olsun) diyerek dua niyetine kullanmaktadırlar. (1)
***
Bunun delili şu ayeti kerimelerdir;
‘’ Sâbikun’un, (İslâm’a olan hizmetleriyle öne geçenlerin) birincileri olan Muhâcirler ve Ensâr ile onlara güzelce tâbi’ olanlar var ya, Allah onlardan râzı olmuştur ve(onlar da) O’ndan râzı olmuşlardır ve (Allah) onlar için, altlarından ırmaklar akan Cennetler hazırlamıştır; orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. İşte büyük kurtuluş budur!’’(Tevbe (9) 100.)
*
‘’Muhakkak ki Allah, Hudeybiye’de o ağacın altında sana bey‘at ettikleri sırada o mü’minlerden râzı oldu. Onların kalplerindeki ihlâs, temiz niyet ve içten bağlılığı gördü; bu sebeple üzerlerine sekînet, huzur ve itminân indirdi. Onları yakında gerçekleşecek bir fetihle mükâfatlandırdI’’(Fetih (48) 18)
***
Bu ayeti kerimede de buyrulduğu gibi (radiya(A)llâhu ‘anhum veradû ‘anhu )
(Allah onlardan râzı olmuştur ve (onlar da) O’ndan râzı olmuşlardır.)
*
Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) vefatından ve Hz. Ali (a.s.)’nin şehadeti neticesinde yönetimi ele geçiren Emeviler Halife Ömer b. Abdülazîz’in (r.a.) halifeliğine kadar Emevîlerin cahiliyeden kalma kinlerinden, siyasi çıkar ve amaçlarına ulaşmada kendilerine rakip ve engel gördükleri Hz. Ali (a.s.) ve Ehl-i Beyti ve taraftarı olan sahabeleri toplum nezdinde itibarsızlaştırmak, unutturmak için her yolu kendilerine mübah gördükleri gibi Cuma hutbelerinde dahi emirname çıkartarak tüm İslam beldelerinin cuma hutbelerinde hakaret içeren ifadeler kullanmaktaydılar.
Emeviler’in idaresinde Halife Ömer b. Abdülazîz (r.a.) zamanına kadar devam eden bu günah ve çirkin uygulamayı Halife Ömer b. Abdülazîz (r.a.) kaldırtıp cuma hutbelerinde “teraddî”ye yani “radıyallāhu anh (Allah ondan razı olsun)” şeklinde duaya çevirmiştir. (2)
***
Günlük hayatta kullanılan selam ifadesi ise; Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadisi şeriflerde “eman, kurtuluş, esenlik, barış” manalarının yanında “selâmlama” anlamına da gelir. Karşılaşan iki kişiden birinin diğerine “selâmün aleyküm” (es-selâmü aleyküm): (Allah’ın selâmı senin (sizin) üzerinize olsun, Allah sizi her türlü kaza ve belâdan korusun) niyetiyle der.
Kendisine selam verilen kişi de buna aynı manada olmak üzere “aleyküm selâm” (ve aleykümü’s-selâm) diye hayır dua niyetiyle cevap verir.
*
Selâm genel olarak selâmün aleyküm şekilde kullanılmakla birlikte “es-selâmü aleyküm ve rahmetüllāhi ve berekâtüh” ifadesiyle verilip “ve aleykümü’s-selâm ve rahmetüllāhi ve berekâtüh” ifadesiyle alınmaktadır.
*
Efendimiz Ayet ve Hadisi şeriflerde selâm vermenin sünnet, almanın farz olduğunu ve selâm verenin alana göre daha fazla sevap kazanacağını belirtmiştir (3)
***
Allah Teala, Hz. Adem (a.s)’ı yarattığında, ona;
“Git, meleklere selam ver, nasıl selam alacaklarını dinle, bu senin ve neslinin selamlaşma örneği olacaktır.”buyurdu.
Bunun üzerine Hz. Adem (a.s) meleklere;
“es-Selamu aleykum (Allah’ın selamı sizin üzerinize olsun)“dedi.
Onlar da;“es-Selamu aleyke ve rahmetullah
(Allah’ın selamı ve rahmeti senin üzerine olsun)”diyerek karşılık verdiler. (4)
Selam başta belirtme takısı olmaksızın “Selamün aleyküm” şeklinde de ifade edilebilir. (5)
*
Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinden olan Selâm kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de kırk kadar âyette geçer. Bunlarda iki tanesini incelersek maksat hasıl olmuş olur inşallah.
*
‘’ And olsun ki elçilerimiz (melekler) İbrâhîm’e müjde ile geldiler: “Selâm (senin üzerine olsun)!” dediler. Bunun üzerine (O da:) “Selâm (sizin üzerinize de olsun)!” dedi; beklemeden (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi.’’ (Hûd / 69)
Bu âyetlerin bazılarında selâm veya selâmün aleyküm şeklindeki sözlerin Hz. Adem (a.s) dan beri ve sonraki peygamberler zamanında da kullanıldığı Resûl-i Ekrem Efendimiz’e de (s.a.v.) yanına gelen müminlere selâmün aleyküm diye hitap etmesinin emredildiği şu ayeti kerimede buyrulmaktadır;
‘’Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle de: “Size selâm olsun!’’(En‘âm /54)
*
Başka bir ayette de ;‘’selâmlanan kişinin selâma aynı ifade ile karşılık vermesi veya daha güzel bir ifade kullanarak muhatabına hayır duada bulunması emredilmektedir (en-Nisâ 4/86),
Hadisi şerifte de;
’’Daha güzeliyle mukabele etmiş olmak için yapılan ziyadelere ayrıca sevap verileceği ‘’belirtilmektedir. (6 )
***
‘’Aleyhisselam nedir?
Aleyhisselam;“Allah’ın selâmı onun üzerine olsun” demektir.
Bu ifadenin kullanılması ve kullanıldığı isimler hakkında bazı Müslümanlar Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ehli Beyti’nin adı anıldığında ‘’Aleyhisselam,“(Allah’ın selâmı onun üzerine olsun) ifadesinin kullanılmasını yadırgamakta ve karşılarındakini yadırgayıp tepki göstermektedirler.
Bu ifadenin Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ehli Beyti için kullanılmayacağı ve bu ifadeyi kullanmanın yanlış olduğunu beyan edip bu ifadeyi kullananlara çeşitli ithamlarda bulunmaktadırlar.
***
~Bu yapılan itirazlar ve ithamların dayanağı var mı?
~Aleyhisselam ,ifadesinin dinimizdeki yeri nedir?
***
Allah (c.c.) ayeti kerimelerinde veEfendimiz (s.a.v.) hadisi şeriflerinde buyurdukları gibi “aleyhisselâm” (Allah’ın selâmı onun üzerine olsun)” ifadesini Peygamberlerin yanı sıra dört büyük melek ve Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ehl-i beyti adı anıldığı zaman ifade edilmesi gerektiği ve , Radıyallahu anh. “rıdvânullahi aleyh ‘’Allah ondan razı olsun” ifadesini ise Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sahabe ve Mü’minlerine tahsis etmiştir.
*
Alemlere Rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.v.) canlı Kur’an olarak yaşadığı bu dünya hayatının sonunda geride ümmetine Kitabullah ve Ehl-i beyt’ini. emanet olarak bırakmıştır. Ashab ve tabiin döneminde yaşayan Mü’minler Hz. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) karşı besledikleri sevgi ve saygının bir benzerini Allah’ın emri olarak onun yakınları olan Ehl-i beytine de göstermişlerdir.(Şura/23)
*
Ehl-i Beytin; Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde açık ve net olarak tanımı ve çerçevesi belirlendiği halde ne yazık ki günümüzde değeri, anlam ve önemi yanlış anlaşılan veya doğru olarak bilinmeyen bir kavram haline getirilmiştir.
*
Bu ifadenin Ehl-i Beyt için kullanılmasına itiraz edenlerin dayanağı;
‘’ Bu ifade Sadece Peygamberler ve sayılı Melekler için kullanılabilir.’’ iddialarına karşı.
***
Aleyhisselam, ifadesinin Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Ehl-i Beyti için de kullanılmasının delili ayeti kerime ve Efendimizin (s.a.v.) hadisi şeriflerinden anladığımızdır.
Muhakkak ki doğrusunu Allah ve Resulü (s.a.v.) daha iyi bilir.
*
“Muhakkak ki Allah ve melekleri, o peygambere salât ederler. Ey iman edenler! (Siz de) ona salât edin ve (ona) teslimiyetle selâm verin!.”(Ahzap:56)
*
Sahabilerden Ebû Muhammed Ka’b bin Ucre (r.a.) söyle anlatır:
‘’-Bu Ayet nazil olunca bir gün Resulullah (s.a.v.) yanımıza gelmişti kendisine sorduk:
“-Yâ Resulullah! Sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik, ancak sana nasıl salavat getireceğiz?”
*
Efendimiz Resulullah (s.a.v.) buyurdu;
Cebrail (a.s.) buyurdu ki:
‘’-Aziz ve Celil olan Allah’ın izzeti için bu şekilde indirdim.’’
“Allâhumme salli alâ Muhammed’in ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd.“
*
“Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in Âl-i Beytine ,İbrahim ve onun Âl-i Beyti üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamd edilen ve şanı yüce olansın.’’
*
“Allâhumme barik alâ Muhammed’in ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd.”
*
‘’Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in Âl-i Beytine , İbrahim ve Âl-i Beytine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Süphesiz ki, sen çokca hamd edilen ve şanı yüce olansın.”
‘’Bana böyle salâvat getirin’’ buyurdu.‘’(7)
*
Sonra Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki;
“Bana sonu (nesebi) kesik salâvat getirmeyin.“
‘’–Kesik salavât nedir?’’diye sorduklarında;
Resulullah (s.a.v.) söyle buyurdu:
“Allahumme salli alâ Muhammed” şeklinde deyip durmanızdır”.
‘’-Siz salâvatı söyle söyleyin:
‘’Allahumme salli alâ Muhammed’in ve alâ âl-i Muhammed“ (8)
”Allah’ım Efendimiz, Muhammed’e ve Âl-i Beytine (evladu iyaline) salatu selam eyle rahmet et, selametlik ver.”
*
Salavat nasıl okunması gerektiğine dair Efendimiz Resulullah’ın (s.a.v.) bu ikazının bir nedeni de şu hadisi şeriftir;
“Ali bendendir, ben de ondanım”,Fatıma benden bir parçadır”, “Hasan ve Hüseyin benden bir parçadır” (9)
Efendimiz Resulullah (s.a.v.) birçok defa dile getirdiği nesli olan Ehl-i Beyt’i ile kendisinin bir bütün olduklarını beyan buyurmuştur.
***
Hanefî mezhebine göre bu duanın namazların son ka‘desi ile müekked sünnet olmayan nâfile namazların ilk ka‘desinde ve Mâlikî mezhebine göre sadece namazların son ka‘desinde okunması sünnettir.
Şâfiî ve Hanbelî mezhebine göre ise namazın son ka‘desinde Hz. Peygamber Efendimiz’e salât etmek farzdır.
Şâfi mezhebi ayrıca salavatı hutbenin rükünleri arasında sayar.
***
İslam alimleri Hz.Fatıma için “Aleyhesselam” ve Ehl-i beytin diğer tek fertleri için “Aleyhisselam” toplu olarak ise “Aleyhimüsselam” ifadesini kullanmışlardır.
*
İmam Ahmed b. Hanbel “Fedailu’s-Sahabe” adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Fatıma için “Aleyhesselam” ifadesin kullanıldığı görülmektedir. (10)
*
İmam Ahmed b. Hanbel “Fedailu’s-Sahabe” adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Ali için “Aleyhisselam” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.(11)
İmam Ahmed b. Hanbel “Fedailu’s-Sahabe” adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Hasan (için “Aleyhisselam”ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.(12)
İmam Ahmed b. Hanbel “Fedailu’s-Sahabe” adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Hüseyin için “Aleyhisselam”ifadesinin kullanıldığı görülmektedirr.(13)
*
Taberani el-Mucamu’s-Sağir,1/275) de adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Ali için “Aleyhisselam” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir .(14)
Taberani el-Mucamu’s-Sağir,1/275) de adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Fatıma için “Aleyhesselam” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir .. (15)
*
İmam Gazali (İhya, 2/30, 46) adlı eserinde Hz. Fatıma için “Aleyhesselam” ifadesini kullanmıştır (16)
İmam Gazali (İhya, 2/173) adlı eserinde Hz. Ali için “Aleyhisselam” ifadesini kullanmıştır ((17)
İmam Gazali (İhya, 2/140) adlı eserinde Hz. Hasan için “Aleyhisselam” ifadesini kullanmıştır (18)
*
Taberi (Tarihu’t-Taberi, 11/536, 539, 544) adlı eserinde Hz. Ali, Hz. Hasan için “Aleyhisselam” ifadesini kullanmıştır.(19)
*
İmam Buharî Sahih adlı eserinde geçen hadisi şerifte Hz. Fatıma isminin geçtiği yerde “Aleyhesselam”” ifadesinin kullandığı görülmektedir. ( 20). (Sahîh-i Buhârî ‘’Aleyhesselam’’ ve diğer fertleri içinde ,“Aleyhisselam” çoğul olarak da “Aleyhimüsselam”ifadesini kullandıkları görülmektedir.
*
Günlük hayatlarında da karşılaştığı kişilere selâmün aleyküm” (es-selâmü aleyküm): (Allah’ın selâmı sizin üzerinize olsun.), diyerek, Allah’ın selamını sıradan insanlara layık görürken Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ve Âl-i Beytine Allah’ın selamını layık görmemesi bir Mü’min için hiç düşünülemez bile.
Büyük bir ihtimalle Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ve Âl-i Beytine Aleyhimüsselam”ifadesinin kullanılmasına İtiraz edenler bu ayrıntıyı bilmeden itiraz etmektedirler.
Görüldüğü gibi Efendimiz Hz.Muhammed’e (s.a.v.) ve Âl-i Beytine salâtu selam etmek ayet ve Hadisi şerifler ile sabittir.
Mü’min olan her kişi bilmeden veya gafilane Aleyhimüsselam”ifadesinin kullanılmasına itiraz etse bile zaten günlük farz, sünnet ve nafile olarak kıldığı namazların son ka’desinde okunması gereken salli ve barik dualarında Efendimiz, Hz.Muhammed’e (s.a.v.) ve Âl-i Beytine (evladu iyaline) salatu selam etmektedirler.
Rabbim kıldığımız namazlarda ,yaptığımız dua salât ve selamların mana ve ruhundan ,sevaplarından nasipsiz ve gafillerden eylemesin.
***
Ey Alemlerin Rabbi olan Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) onun Âl-i ne ve Ehl-i Beytine, ashabına her göz kırpacak kadar zamanda (her an, her saniye) her nefes alacak zamanda sana malum olan varlıklar adedince salât ve selam , rahmet eyle.
*
İlâhi sen bizleri Al-i Beytinin yolundan ayırma.
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e lâyık ümmet eyle, yolunda daim ve kaim eyle. O’nun ahlâkıyla ahlakımızı tezyin eyle, sevgisine lâyık eyle.
İlâhî bu sevgiye kavuşamadıysak kavuşabilmemizi,
Kavuştu isek bu sevgiyi koruyabilmemiz için, yer yüzünde İlâhî sevginin yansıdığı odak olarak yaratılan
“Rahmeten li’l-Âlemin” olan Efendimiz ,Resul-i Ekrem’i (s.a.v) ve Ehl-i Beyt’ini ve ashabını sevmemizi, onların sevgi dairesine girebilmemizi ve onların yolunda onlarla aynileşmeyi nasip eyle.
Bu uğurda şüheda-i Kerbela’ya verdiğin ecir ve fazileti ve şehadeti bizlere de lütfeyle. Kıyamet günü birlikte efendimizin sancağı altında haşr eyle . Amin.
Selam ve Dua eder dualarınızı bekleriz.
Cesim ZEYDANLI –18-01-2024 ANKARA
ULUSLARARASI EHL-İ BEYT ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL BAŞKANI
Kaynaklar:
1~.(Şemseddin es-Sehâvî, III, 258)
2~ (TDV İslâm Ansiklopedisi 34. cilt, 386-387 )
3~ (Mevsılî, IV, 164)
4~ ( Buharî, Halku Adem, 2, IV, 102; Tecrîd Sarîh, Terc. IX, 46, H. No: 1367; el-Kurtubî, a.g.e, XX, 45.)
5~ (Buharî, İsti’zan, 9; A.b. Hanbel, I, 387.)
6~ (Tirmizî, “İstiʾẕân”, 2)
7~ (İmam Zeyd b. Ali (a.s.)- El Mecmû’u’l-Fıkhî ), (Buhârî, Enbiya,10; Da’avat, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69)
8~(İbn Hacer el- Mekki, es-Savaik’ul-Muhrika, s.87).
9~(Ahmed, Müsned, IV, 328, -Buhârî, Sahih, Menakıb, 40, 59;-Muslim, Sahih, Fedail’us-Sahâbe, 93-94;-Nesai, Hasais, s. 7-60)
10~ (Fedailu’s-Sahabe (2/758)
11~ (Fedailu’s-Sahabe (2/651)
12~ (Fedailu’s-Sahabe (2/780)
13~ (Fedailu’s-Sahabe 2/574)
14~ (el-Mucamu’s-Sağir,1/275)
15~ (el-Mucemu’l-Kebir, 3/58)
16~ (İhya, 2/30, 46)
17~ (İhya, 2/173)
18~ (İhya, 2/140)
19~ (Tarihu’t-Taberi, 11/536, 539, 544)