İsveç’te Gizlavet markasıyla oto lastiği üreten Carl ve Wihelm Gislow kardeşler atık lastikleri eritip ayakkabı şekliyle ekonomiye katması ile önceleri Avrupa, 1930 yılından sonra ülkemiz bu lastik ayakkabılarla tanıştı. Gizlavet markasıyla ülkemizde satılan bu ayakkabı markası halk arasında Cizlavet olarak anıldı.
Bağcıkları ve sayasıyla ayakkabı şeklindeki lastik ayakkabılar tabanı ile preslenmiş yekpare görünümdeydi. Galoş türündeki lastik ayakkabılardan farklı olan bu model yoksul halk tarafından çok tutuldu. Özellikle kırsal kesimde çamura dayanıklı, yıkandığında çabuk temizlenen bu ayakkabılar Anadolu’da hâlâ kullanılmakta.
1950 yılında Tokat, Niksar’da Hacı Süleyman Erdem Kale markası ile üretti. Cizvalet, Ankara, Trabzon ayakkabısı olarak tanındı. Sovyetler birliği döneminde kırsal kesim kadınlarının giydiği ayakkabılar afişlerle özendirilmişti.
Yoksulluğun ayaklardaki yansıması aslında sağlık açısından sıkıntıları beraberinde getirmekte. Kanser hastalıkları ve çeşitli enfeksiyonel hastalıkların sebebi olarak insanların toprakla ilişiğini kesmesinden kaynaklandığı biliniyor. Araştırmalara göre, sentetik, kauçuk tabanlı ayakkabılar elektron transferine izin vermez. Ancak deri tabanlı ayakkabılar bu geçişi sağladığı için yalın ayak gezmek de şart değildir.
Cizvalet ile başlayan ucuz ayakkabı günümüzde spor ayakkabı olarak hayatımıza girdi. Lastik ayakkabılarla vücudumuzdaki elektriğin neden olduğu stresle yaşamaya mahkum oluyoruz. İnsan yaşamını ticarileştirenlerin amacı daha fazla kâr etmek. Yaşam seviyesini yükseltmek elimizde, tercih sizlere kalmış.
Sizlere bir zamanların gözdesi kara lastikten bahsettim. Esen kalınız…
10 Aralık 2023 – Ataşehir