GÖNÜLDEN DAMLALAR…

05 Mart 2023 0
  • Hz. Mevlana der ki, herkes bu dünyada bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol…

Yani Dünya dan sıyrıl, benliğinden, kibrinden, nefsinden ve nefsinin arzularından bu dünyayı arkana al. Ne kadar zor değil mi dünyayı arkamıza almak, onu yokmuş gibi saymak. İnsan-ı beşer, yani biz hızla dönen dünya da sadece koşuyoruz. Bir maratondaymışız gibi daima bir şeylere ulaşmaya, onları elde etmeye, bizim olmasına çalışıyoruz. Dünyalık olan rızkımızı ki ben kefilim diyen bir Rabbin kulu olarak şüphede tevekkülsüz, hızla dönen bir girdapta kayboluyoruz. Sonuç olarak, bir gece de saniyeler içinde bizim sandığımız her şey halbuki mülkün sahibi olan Allah’ın ol emriyle gerçek sahibini buluyor. Emanetimiz olan canımız, evladımız, evimiz, hiç ölmeyecek gibi biriktirdiklerimiz ve her şey sıfırlanıyor ve herkes eşitleniyor. Fakir- zengin, evladı olan olmayan, belki engelli ve sağlıklı olan bir enkazın altındaki hayatlar, kiminin sağ çıkması kiminin ölmesi gibi, sonuç itibar ile ne fark eder?

Peki bizler bu hiçlikten ne anlıyoruz?

Bunca olup biten maddi manevi, ilmen ve bilmen bir sebebe dayalı iken ne anlıyoruz ve ne çıkarıyoruz? kendi iç dünyamıza döndüğümüzde kendi enkazlarımızı kaldırabiliyor muyuz? Evet inanmayan gafil için bu çok saçma. Allah hidayet eylesin içinde kırıntı dahi olsa imanı olana. Ben inandım iman ettim diyen bizlere mümin olan Allah’a kul olmak, Resul’e ümmet olmak isteyen bizlere inananlara, namaz kılarken dünyayı sırtına alanlara. Zikirdeyken, tefekkürdeyken gaflete dalanlara bir an olsun bir vakit namazı feyz-i nur ile kılıp ben oldum sananlara. “HİÇ” olabiliyor muyuz? Benlikten sıyrılıp bugün varım, şu an varım ama belki bir nefeslik anım var deyip dünyayı arkamıza aldığımız anda bırakıp yalnızca “BİR VE TEK OLANA, CANIM ELİNDE OLANA VE HER HALİMİZE RIZA GÖSTERİP ONUN İÇİN” HİÇ” olabiliyor muyuz? Kibirli başlarımızı tevazu ile öne eğmeyi, sen varken ben ne bilirim demeyi, sen yarattıysan hikmeti vardır, sen aldıysan senindir, sen verdiysen şükürdür, hamddır, bu böyledir ama onu da böyle kabul ediyorum demeyi biliyor muyuz? Dünyalık olan, iyi olan, çok olan, hatasız olan her ne varsa güzel ama kusurlu, eksik, ama yok. İnsanoğlu yani bizler her ne varsa istemiyoruz, beğenmiyoruz, kendimize layık görmüyoruz. PEKİ BİZ KİMİZ, NEYİZ? Devamlı kusur arıyoruz herkeste, her şeyde, her işte hep bir şeyler, birileri suçlu, hatalı, kusurlu, eksik SEN, YA SEN tamam mısın, kusursuz musun, üstün müsün sen kimsin, nesin, sen kimin seni yarattığını unutup, kimin sana layık gördüğünü, belki imtihanın olduğunu biliyor musun. Sen seni yaratan dan üstün müsün, her şeyi bilenden daha mı çok biliyorsun? Sana öğreten, seni yönlendiren sana sende olanları emanet olarak vereni biliyor musun? Evet biz bu dünyada gerçekten “HİÇ” olmayı bilsek, benlik ve kibrini yensek her şeyi bize verenin bir an da onun dilemesiyle hiç olacağını bilsek ve sadece her anımızı, her halimizi bizi daima gören ve gözetleyen ve karşılığını bizim amelimize göre verecek olanı gerçekten bilsek işte o zaman her anımızın, her halimizin ne kadar değerli, bizim ne kadar kıymetli olduğumuzu anlayacağız. Kaybeden yok aslında kazanacak olan biziz sadece kendi enkazımızı kaldıracak kalplerimizdeki dünyalığı, nefsin emrettiklerinden sıyrılarak kendi seyr-i sülukumuzu yapıp SEN VARKEN BEN  diyecek imanı ve inancı diriltmeliyiz…

Sen yoktun var etti, varlığından haberdar etti ve etmeye de devam edecek. Biz böyle devam edersek kendi kıyametimizi görmeden, fark etmeden köprüden önceki son çıkışı doğru değerlendirmeden, uyanmadan düzelmeden maalesef kıyamet zaten kopacak… Sırat-ı Müstakimi geçecek imanımız olsun inşaAllah… Gafletten uyanıp gerçekten her halimizi temizleyip düzelelim vesselam. Sağlık, huzur dolu günler dilerim.

reklam
BENZER KONULAR
reklam
reklam